İşçi mahallesinde doğup büyüyen, aynı mahallede okula giden ve çalışmaya başlayan milyonlarca insandan biriyim. Yaklaşık 25 senedir çalışıyorum. İlk işyerim birçok kez grev ve mücadeleler yaşanmış Şişecam fabrikasıydı. Her insanın hayatında bir dönüm noktası vardır. Benim dönüm noktam da İşçi Öz-Eğitim Gruplarıyla tanışmam oldu. O zaman çevremde, fabrikada sayıları az da olsa sınıftan bahseden işçiler vardı. İşte bu sınıftan bahsedenler İşçi Öz-Eğitim gruplarıyla benden önce tanışmış işçilerdi. Elbette ben de bu yolla tanıştım. İşçi Öz-Eğitim Gruplarıyla tanıştıktan sonra birçok kez sendikalarda yapılan eğitimlere ve sohbetlere davet edildim. Buradan bunu da itiraf edeyim, ilk çağırdıklarında katılmamıştım. Ama ısrar var ya, ısrar insanı etkiliyor. Çok sonraları bu ısrarın nedenini kavradığımda o ısrarın işçi sınıfına ve mücadeleye inanmak olduğunu ben de anlamıştım. Elbette o sıradan hayatımda çok şeyler değişti, gelişti. Grevler, direnişler, ziyaret, sohbetler, örgütlenme çalışmaları, sendikalaşmak isteyen işçilere verilen destekler… Bu zaman zarfında mücadelenin yaşam içindeki anlamını daha derinden fark ettim. Üyesi olduğum sendikamda daha fazla ve daha inançlı çalıştım.
Ve 2006’da UİD-DER’i kurduk. UİD-DER’in geçmişi ve bugünü o kadar canlı ki dünya işçi sınıfına delikanlı bir işçi örgütü kazandırmış olduk. Tanıştığım süreçten bu güne kadar mücadeleye bir şeyler katmanın vermiş olduğu gurur ve onurla bayrağı taşımanın heyecanı içerisindeyim.
Selam olsun işçilerin örgütü UİD-DER’i yaratanlara!