
İşçi sınıfının içinde kök salan ve gelişen bir işçi örgütü olan UİD-DER’in bugünlere gelebilmesi o kadar anlamlı ve gurur verici ki, bunun bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Nasıl ki bir ağaç köklerini toprağa salmadan güçlenip yeşeremezse, insan da öyledir. Ağaç için toprakta binlerce yıl birikmiş olan mineraller, tuzlar, organik maddeler damarlarını besleyip kök salmasını sağlıyorsa, insanlar için de tarihleri ve geçmişleri bu işlevi görür. İşte mücadele örgütümüz de tıpkı bunun gibi, işçi sınıfına kendi geçmişini unutturmamaya çalışarak, işçileri kendi tarihinin zenginlikleriyle besleyerek aynı görevi üstleniyor. UİD-DER’in varlığı Türkiye işçi sınıfı açısından çok büyük bir şans. UİD-DER, gencinden yaşlısına, öğrencisinden, çalışanına, işsizine kadar işçi sınıfını her halkada örgütlemeyi başarıyor.
Dünyanın bir pandemi ile sarsıldığı, krizin derinleştiği, umutsuzluk ve karamsarlığın her zamankinden daha fazla arttığı şu dönemde bile içimizdeki umudu ve direnci diri tutmamıza vesile olan mücadele örgütümüze sonsuz teşekkürler. “Gelenekten geleceğe” diyerek yüzünü daima işçi sınıfından yana çeviren, geçmişimizden kopmamamız için bağlarımızı daima güçlendirmeye çalışan, işçi sınıfının mücadele geleneğini biz genç kuşaklara yeniden ve yeniden taşıyan UİD-DER, yolun daima aydınlık olsun! Yaşasın Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği! Yaşasın İşçi Sınıfının Uluslararası Mücadelesi!