
Hazirandı
Sıcaktı
Ve on beşinde daha da ısınacaktı
Düşman
Kafa kafaya verip ininde
Güya
“DİSK’in çanına ot tıkayacaktı”
Ve fakat işçiler, birdiler
Güçlerinin birliklerinden geldiğini bildiler
Ve için için yanar gibi
Uğuldayıp kaynar gibi
Bir yanardağın bacasından
Uğuldayıp çıktılar
Eyüp’ten
Silahtarağa’dan, Levent’ten
Ve Topkapı’dan
Çekmece’den
Zeytinburnu’ndan
Dört bir kolundan şehrin
Yüreği ateş dolu nehirler gibi
Ateşten bir öfkenin yüreğine aktılar
Ne tank durabildi önlerinde
Ne polis ne asker
Her yer işçilerin olmuştu sanki
Ve her yerde işçiler…
Hazirandı
Sıcaktı
On altısında daha da ısınacaktı
Gümbür gümbür gümbürdedi
Nasırlanmış ayakların altında kaldırımların
Ve yolların yüreği
Ve sanki
Burjuvazinin başına yıkıldı göğün direği
Başlayınca yaşamın nehri
Gürül gürül akmaya
“Vatansever” patronlar
Başladılar İstanbul’dan kaçmaya
Hazirandır
Sıcaktır
Ve Haziranlarda daha da ısınacaktır.
Yine bir Haziran gününde elbet işçiler,
Sarı, siyah, esmer, beyaz…
Azar azar,
Biraz biraz çoğalarak;
Yanarak güneşin altında,
Irmaklar gibi coşup
Taş kaldırımlardan ve yollardan taşacaklar.
Ve cenge girer gibi
Kuşanarak bilincin ve öfkenin kılıcını,
Varılması gereken yere ulaşacaklar.