3 Temmuz günü Tunus açıklarında göçmen emekçileri taşıyan bir bot alabora oldu. Umutla yola çıkan bottaki 127 göçmenden 43’ü hayatını kaybetti. Libya’nın Zuwara kıyısından hareket eden botta Eritreli, Mısırlı, Sudanlı, Bangladeşli emekçiler vardı. Resmi makamlarca “düzensiz göçmen” olarak adlandırılan kardeşlerimiz, kaçak yollarla İtalya’ya varmak istiyorlardı. Bu düzenin yasalarına göre kaçaktılar hatta suçluydular. Büyük umutlar bağladıkları kıyıya ulaşırlarsa bakacaklardı gerisine, nasıl yaşayacaklarına, bir yolu bulunurdu elbet, umut işte! Yolculukları da umutları da Akdeniz’in sularında son buldu. Ne doğdukları toprak yurt olabildi onlara ne de başka bir kıyıya varabildiler.
Her yıl savaştan, yoksulluktan, işsizlikten kaçan binlerce insan, daha iyi yaşam koşulları için Avrupa’ya geçmeye çalışıyor. Türkiye, Yunanistan, İtalya, İspanya sınırları yeni umutlar ifade ediyor kardeşlerimize. Binlerce emekçi göç yollarına çıkıyor, teknelere, botlara doluşup umutlarının peşine düşüyor. Her yıl binlerce göçmene mezar oluyor Akdeniz. 2014’ten Haziran 2021’e kadar 20 binden fazla emekçi Akdeniz’in tuzlu sularında boğularak öldü.
İşçi ve emekçilere doğup büyüdükleri topraklarda huzur vermeyen, yaşama imkânı bırakmayan kapitalizmdir. Ölümlerinin sorumluları da nereli oldukları fark etmeksizin kapitalistlerdir. Kardeşlerimizin katili bu düzeni yıkana, kimsenin göç yollarında can vermediği, sınıfsız ve sınırsız bir dünya kurana kadar sürecek mücadelemiz.