Bu bayram biz gençler için çok farklı geçti. Hayatımızda ilk defa bir bayramı grev çadırında, grevci işçilerle geçirdik. Bizim için yeni ve çok anlamlı bir anı olduğu için de bunu sizinle paylaşmak, bu deneyimimizi ortaklaştırmak istedik.
Sabah UİD-DER’li arkadaşlarımızla, abilerimizle, ablalarımızla buluştuk, bayramlaştık. Bayram tatlısız olmaz! Tatlımızı da aldıktan sonra Tekirdağ Çorlu’ya doğru yola çıktık. Gittiğimizde grevci işçiler semaverlerini yakmış, bayramlıkları belledikleri grev önlüklerini giymiş, oturuyorlardı. Biz de bayramlıklarımızı, yani kırmızı önlüklerimizi giymiştik tabi. Hemen sarıldık birbirimize, bayramlaştık, sonra da geçtik oturduk grev çadırına... Grevci işçiler bayram zamanı böylesine anlamlı bir ziyaret gerçekleştirmemizden dolayı çok mutlu olduklarını ifade ettiler. Biz de gelemeyen arkadaşlarımızın da selamını ilettik.
İçinde bulundukları süreçle ve gelişmelerle alakalı sohbetler ettik. Bize karşılaştıkları çeşitli zorlukları, yaşadıkları deneyimleri, ne istediklerini anlattılar. UİD-DER’li işçiler ise çeşitli deneyimlerden bahsettiler. Bizler de genç UİD-DER’liler olarak bir şeyler öğrenmek için can kulağıyla dinledik hem grevci işçileri hem de UİD-DER’li abilerimizi, ablalarımızı. Sohbetlerden sonra UİD-DER Müzik Topluluğunun Bel Karper grevi için yaptığı uyarlamanın klibini izledik. Daha sonra da Dayanışma TV’nin Sarı Baret belgeselini izledik. Belgesel o kadar çarpıcı gerçeklerle doluydu ki kimse gözyaşlarına hâkim olamadı. Çok etkilendiklerini ifade eden işçiler, böylesine çarpıcı gerçekleri aktaran Dayanışma TV’ye de gıyabında teşekkür ettiler.
Alacağı kıdem tazminatı ile hacca gitmeyi hayal ettiğini ve hayalinin elinden alındığını söyleyip duygulanan madenci amcadan çok etkilendiklerini söyleyen işçiler, “böyle bir hayat olamaz” dediler ve insanları bu hale sokanlara öfkelendiler. Soma ve Ermenek’te yaşanan bu acıların tüm işçilerin sorunu olduğu, bu zulmün tüm işçilere yapıldığı ve çözümün de tüm işçilerin birlikte hareket etmesinden geçtiği konuşuldu. Madencilere söylenen “kıdem tazminatı haramdır” yalanı üzerine sohbet edildi ve işçinin örgütsüz olduğunda her tür yalana nasıl da kolayca kanacağı konuşuldu.
Herkes mücadeleci maden işçilerinin çocuklarına imrenmişti. Çocuklar sınıf mücadelesini öğrenerek büyüyorlardı. Kendilerinden yaşça büyük pek çok insanın söyleyemeyeceği şeyleri söylüyorlardı. Babalarının yanında mücadele ediyorlardı. Bugün Bel Karper’de greve çıkan kadın ve erkek işçiler de aileleriyle birlikte mücadele ediyor. Onların da çocukları işçi sınıfı mücadelesini öğrenerek büyüyor. İşçi sınıfı mücadelesini şimdiden öğrenen, onunla pişen çocuklar için anne-babalarının onlara bırakacağı en güzel miras olacak sınıf mücadelesi… Uzun uzun sohbetler edildikten, çaylar içilip yemekler yenildikten sonra müsaade isteyip vedalaştık işçilerle ve yola koyulduk tekrar.
Bize hep grevlerin ve direnişlerin bir mücadele okulu olduğu öğretildi, öğretilmeye de devam ediliyor. Bugün burada bir kez daha gördük bunu. Bir bayram gününü grev çadırında geçirdik ve birçok yeni şey öğrendik. İşçi sınıfının pek çok farklı ortak noktasını gün yüzüne çıkardık hep beraber. Bizim için unutamayacağımız bir deneyim oldu. İnanıyoruz ki Bel Karper grevcileri kazanacak! Ancak şimdiden koskoca bir deneyim oldu hepimize… Yaşasın Sınıf Dayanışması!