
Yerin yüzlerce metre altında çalışan maden işçilerinin yaşadığı sorunları ve mücadele azimlerini gösteren belgeseli hazırladığı için Dayanışma TV ekibine teşekkür ederek başlamak istiyorum. Bu belgesel bizlere patronların gaddarlığının sınırının olmadığını bir kez daha gösterdi. Fakat bunun yanında her şeye rağmen işçi sınıfının direncinin ve mücadelesinin de hiçbir zaman son bulmayacağına şahit olduk. Oradaki işçi abilerimin, ablalarımın ve kardeşlerimin acısını da direncini de damarlarımda hissettim. En az onlar kadar öfkeliyim sermaye düzenine.
Sermaye düzeni biz işçilere açlık, yoksulluk ve ölümden başka bir şey getirmiyor. Çünkü düzenin efendilerinin düşündükleri tek şey sermayeleri ve onu nasıl daha fazla büyütecekleridir. Kaç işçinin iş cinayetlerinde öldüğü veya sakat kaldığı umurlarında bile değil. Patronlar sınıfı biliyor ki sermaye canavarının hayatta kalabilmesi için milyonlarcamız yoksulluk içinde bırakılmalıyız. Fakat inatla görmek istemedikleri, yok saydıkları şey bu düzen dünyamızı da kendini de yiyip bitiren bir sona doğru ilerliyor.
Biz işçiler olarak bilinçlendikçe bu sonu daha iyi görebiliyoruz. Çürüme derinleştikçe, patronlar daha fazla işçiyi kâr düzenine kurban ediyor. İş cinayetleri, düşük ücretler, gasp edilen haklarımıza, gün geçtikçe yenileri ekleniyor. İşçiler, giderek daha derin bir yoksulluğa ve güvencesizliğe mahkûm ediliyor. Fakat bizler, böylesi bir yaşama mahkûm değiliz. “Sarı Baret” belgeselindeki madenci işçilerin söylediği gibi; sonuna kadar mücadele edeceğiz! Çünkü işçiler olarak mücadele etmezsek sadece bugünü değil geleceğimizi de yani çocuklarımızın geleceğini de kaybederiz. Gelecek işçilerin ellerinde güzelleşecek. Maden işçilerinin mücadelesi bizim de mücadelemizdir.