
İranlı emekçilerin baskıcı Molla rejimine karşı tepkisi büyüyor. Ülkede uzun süreli elektrik kesintilerine karşı 4 Temmuzda protestolar başlamıştı. Sıcaklıkların 50 dereceye yaklaştığı bölgelerde elektriklerin kesilmesi hayatı çekilmez kılarken bunun üzerine yaşanan yaygın su kesintileri bardağı bir kez daha taşırmış durumda. 15 Temmuzda güney eyaletlerinden biri olan Kuzistan’da başlayan protestolar Ahvaz, İsfahan, Tebriz ve başkent Tahran olmak üzere pek çok şehre sıçradı. Yıllardır yoksulluğa mahkûm edilen emekçilerin haklı öfkesi doğrudan rejimi hedef alan taleplerle birleşti.
İran’ın petrol sahalarının %80’ini ve doğalgaz rezervlerinin %60’ını barındıran Kuzistan eyaletinde, artan kirlilik, sulak alanların yok edilmesi emekçilerin geçim alanlarından biri olan tarım ve hayvancılığı da yok ediyor. Bölgenin büyük stratejik önemi olduğunu söyleyen rejim Kuzistan’ı adeta talan ediyor, doğayı yıkıma uğratan politikalarından vazgeçmiyor. Bölgedeki 700’den fazla köy suya erişmekte zorluk çekerken, yüzlerce hayvan telef olmuş durumda. Su olmadığı için bebek ölümleri, doğum esnasında ölümler artmış durumda. İnsanlar ellerini, cenazelerini yıkayacak su bulamadıklarını belirtiyorlar. Koronavirüs pandemisi döneminde elektrik ve su kesintileri durumu daha da ağırlaştırıyor. Tüm kaynakları iktidarını korumak için kullanan rejim aşılama yapmayarak, su ve elektrik gibi yaşamsal ihtiyaçları bile karşılamayarak İranlı emekçilere cehennem azabı yaşatıyor.
Emekçilerin içinde bulunduğu durum sadece Kuzistan’la sınırlı değil. Ülkenin büyük çoğunluğunda emekçilerin yaşam koşulları giderek ağırlaşıyor. İşsizlik artarken, iş bulabilenler ise ücretlerini alamıyor, ailelerinden uzak, izbe yerlerde kalmak zorunda bırakılıyor. Emekçiler bu kadar zengin topraklarda artık böylesine bir sefalete mahkûm edilmelerini kabul etmediklerini haykırıyorlar.
Ekonomik sorunları giderek büyüyen, susuz ve elektriksiz bırakılan, Batının ürettiği aşılara güven olmayacağı bahanesiyle aşılanmayan, her gün can kayıpları veren emekçiler, haklı taleplerini dile getirdiklerinde rejimin cevabı yine şiddet oldu. İktidarını baskı ve zorbalıkla ayakta tutan molla rejimi, şu ana kadar biri 17 yaşında olmak üzere 10 kişinin canını aldı. Protestoların duyulmasını ve yayılmasını önlemek için internete erişimi kesti. Kitlesel gözaltılar eşliğinde, çoğunluğu gençlerden oluşan emekçileri yıldırmak, iktidarını her ne pahasına olursa olsun ayakta tutmak istiyor. Ancak her şeye rağmen Kuzistan’la dayanışma çağrıları büyümeye, protestolar yayılmaya devam ediyor. Bu dayanışmaya ortak olan avukatlar, muhalif sanatçılar, gazeteciler İçişleri Bakanlığı önünde bir araya geldiler. Derhâl gözaltına alınmalarına rağmen, emekçilerden ve toplumun pek çok kesiminden “Molla rejimine son!”, “Kahrolsun diktatör” ve “Kahrolsun Hamaney” sloganları yükselmeye devam ediyor.