Dağlardan denize akan tomruklar, tomrukların arasında sıkışan cansız bir beden! Sel sularıyla birlikte sürüklenmiş ve asi Karadeniz’in kıyısına vurmuş bir insan bedeni. Adı sanı yok, sel felaketinde yitirilen canlardan biri… Ailesine cansız bedenini kavuşturmak için çaba sarf eden bir adam, kollarından çekiştirerek çıkarmaya çalışıyor cenazeyi... Çaresizce… Anlatması çok zor bir acı.

Sinop’ta sel felaketinde 35 bin ton tomruk, taşkınla birlikte Karadeniz’e aktı. Tomrukların arasında cansız insan ve hayvan bedenleri, selin önüne kattığı ne varsa vurdu geçti. Bir katliam yaşandı. Yangınlar, depremler, seller… Yitirilen yüzlerce can… Tüm bu yaşanan katliamlardan sorumlular her seferinde olduğu gibi suçlu olarak doğayı gösterdiler. Sel felaketinde yağış miktarını açıklayıp durdular, yitirilen yüzlerce can umurlarında olmadan. Dere yataklarına yaptırılan evlerin, doğayı katlederek yapılan HES’lerin ölen yüzlerce insanın sorumluları apaçık ortadadır. Doğayı bu hale getiren yaşamın düşmanları onlar! Hayatın düşmanları, işçi sınıfının baş düşmanları... Onlar bir avuç sermayedarlar.

Açgözlü kapitalistler yüzünden dünyamız bu hale geldi. İnsanlık her geçen gün yeni sorunlarla, felaketlerle karşı karşıya kalıyor. Bu sistem varlığını sürdürdükçe bu sorunları yaşamaya devam edeceğiz. Çaresiz değiliz, yalnız da değiliz! İşçi sınıfı olarak bizi aciz gören, yok sayan bu asalaklara karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz.