
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) salgın ve krizin istihdama olan etkisini ortaya koyan bir rapor yayımladı. Koronavirüs salgınının başladığı 2020’den bu yana Türkiye’de yüzde 13,2 istihdam kaybının olduğunun belirtildiği raporda, ortalama 3 milyon 613 bin kişinin işsiz kaldığı ifade ediliyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından dünya ölçeğinde hesaplanan verileri de aktaran rapor, salgın sürecinde işçi sınıfının küresel ölçekte nasıl bir saldırıyla karşı karşıya kaldığına mercek tutuyor.
ILO raporlarına göre 2020’de, 2019’un 4. çeyreğine göre küresel olarak çalışma süreleri yüzde 8,8 oranında azaldı. Bu düşüş ücretler sabit kalmak koşuluyla gerçekleşmedi. İşsiz kalanlar, ücretsiz izne çıkarılanlar, kısa çalışma benzeri uygulamalar... Çalışma sürelerindeki düşüş ILO’ye göre 255 milyona eşdeğer tam zamanlı istihdam kaybına karşılık geliyor. Dile kolay 255 milyon işsiz! Bu kaybın 2008/2009 ekonomik krizinin yaklaşık 4 katı düzeyinde olduğunu belirtiliyor.
DİSK-AR, ILO metodunu kullanarak ve Türkiye’de TÜİK Hanehalkı İşgücü Araştırmalarının verilerinden de yararlanarak tüm salgın dönemi için (2020 başından 2021 Haziran ayına kadar, 18 aylık dönem) bir tahmin oluşturdu. Bu tahmine göre TÜİK’in istihdam arttı iddiasının aksine salgın döneminde yaşanan eşdeğer tam zamanlı istihdam kaybı oranı yüzde 13,2 oldu. Bu ortalama 3 milyon 613 bin kişiye denk düşüyor! Rapora göre dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de kadın işçiler, erkek işçilere nazaran daha çok istihdam dışı kaldı.
Salgının başından itibaren gerek sitemizde gerekse de İşçi Dayanışması gazetemizde bu tehlikeye dikkat çektik. Salgını fırsat bilen sermaye sınıfı bu süreçte saldırılarını yoğunlaştırırken, işçi ve emekçiler sadece sağlıklarını ve hayatlarını değil işlerini ve gelirlerini de kaybetti. Koronavirüs fırsatçılığı yapan iktidarlar, patronları her yolla ihya ederken, işçilere hak gaspları, işten atma saldırıları ve yasaklar getirdiler. Sonuç işçi ve emekçiler için büyük bir yıkım oldu. İşçi ve emekçiler olarak bunun hesabını sormayacak mıyız?