Her zaman olduğu gibi yine kendini akıllı sanan ve milyonlarca yıldır emeğin devini kandırıp, sömüren ve ezen patronlar sınıfı büyük bir kriz yaşıyor. Bu krizin faturası da üretici ve yaratıcı sınıf olan emeğin devini oluşturan işçi sınıfına ödetilecek ve ödetiliyor. Patronlar sınıfı bizleri, işçileri sömürdüğü yetmiyormuş gibi bir de kendi kavgalarını, kendi çıkmazlarını ve kendi savaşlarının faturasını her zaman yaptığı akıllılıkla bizlere ödetiyor. Türkiye krizden etkilenmez denildi. Babam şoförlük yapıyordu. Daha krizin etkileri tam başlamadan işten çıkmak zorunda kaldı, çünkü çalıştığı yerden 4 aylık maaşının sadece ikisini aldı. İşten çıktıktan sonra taksicilik yapmaya başladı. Taksicilikte de para kazanamadı, hatta içeriye borçlandı.
Bildiğime göre Brillant işçileri de ücretsiz izne çıkarıldı. Yaratan biziz, üreten biziz, yediren giydiren biziz; aynı zamanda aç kalan, çıplak kalan yine biziz. İnsan düşündüğü zaman ne kadar saçma geliyor bu işleyiş, her insan bir dakika düzgünce düşünse bu sistemin ne kadar çarpık olduğunu anlar. İçinde bulunduğumuz sistem artık çürümüş durumda. Önümüzde iki seçenek var. Ya yaşayacağız ya da öleceğiz. Zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimiz yok. Ama kazanacak çok güzel günlerimiz var. Yaşamak için de tek çözümümüz var; işçi sınıfının örgütlü mücadelesi. Güzel günler için tek yol bu. Eğer örgütlü mücadelemiz olmazsa krizle birlikte işten çıkarılmayanlar da çıkarılacak. İnsanlar açlıktan ölecekler. Sonra patronlar sınıfı sebepsiz yere savaş çıkarıp biz işçi sınıfını milliyetçilik ile birbirine vurduracak. Bir sürü işçi ve emekçi ölecek. Bu seferki savaş çok daha yıkıcı olacak. Çünkü dünya kitle imha silahlarıyla dolu. Albert Einstein “3. dünya savaşı olursa 4. dünya savaşı kazma ve kürekle yapılacak” demişti. Bu şu demektir ki 3. dünya savaşı çok yıkıcı olacaktır ve belki de insanlığın sonu olur. Tek yol işçi sınıfının örgütlü mücadelesidir.
Bütün Dünyanın İşçileri Birleşin!
Örgütlü İşçiler Yenilmezler!