Yaklaşık 40 bin işçinin çalıştığı Tuzla tersanelerinde işçi kıyımı devam ediyor. Onlarca işçinin iş kazalarında hayatını kaybettiği tersanelerde şimdi de yüzlerce işçi işten çıkarılıyor. Patronlar krizi bahane ederek hem işçileri işten atıyorlar hem de hiçbir açıklama yapmadan ihbar ve kıdem tazminatlarını gasp ediyorlar. Tuzla tersanelerinde kriz bahanesiyle son bir ayda işten atılan işçi sayısı 1000’i bulmuş durumda.
İşten atılan bir tersane işçinin anlattıkları patronların kriz bahanesiyle neler amaçladığını açıkça ortaya koyuyor: “Daha önce de kadrolu çalıştığım Gemak Tersanesi’nde greve katılıp taşeron işçilerine destek verdiğim için işten çıkartıldım. Sonra taşerona girdim. Dört ay orada çalıştıktan sonra bir ay önce kriz bahanesiyle işimize son verildi. Herhangi bir açıklama yapılmadı. Sadece yarın gelme dediler. Benimle aynı anda 50-60 kişiyi çıkardılar. Birkaç yere başvurdum kimse almıyor. Alan yerler de normalde aldığımız ücretin çok altında para teklif ediyorlar. Kriz var işine gelirse diyorlar.” Görüldüğü üzere patronlar sınıfı işsizliği bir kırbaç olarak kullanıyor. Kendi sistemlerinin bir sonucu olan krizi bahane ederek hem işçilerin haklarını vermeden işten atıyorlar hem de bu yolla ücretleri aşağı çekiyorlar. Bizleri işsizlik kırbacıyla kölece bir yaşama mahkûm ediyorlar.
Bugüne kadar sendikalaşmanın önüne türlü oyunlarla geçmeye çalışan patronlar, şimdi de sendikalaşmaya çalışan işçileri kriz bahanesiyle işten atıyorlar. Böylece yeni aldıkları işçilere çok düşük ücretleri dayatabiliyorlar. Kriz bahanesiyle işten atılan işçiler yalnızca Tuzla tersaneleriyle sınırlı değil. Birçok işyerinde aynı bahaneyle işçiler işten atılıyor. Son dönemde Türk Metal, Dok Gemi-İş, Petrol-İş sendikalarına üye 5 bin 817 işçi işten çıkarıldı. Teksif ve Çimse-İş sendikalarının örgütlü olduğu işyerlerinde ise son bir yılda 18 bin 281 işçi işten çıkarılmış durumda.
Patronlar kendi sistemlerinin krizini bize ödetiyorlar. Ancak krizin sorumlusu patronlar sınıfıdır o halde faturasını da patronlar ödemelidirler. Bizler örgütsüz ve bilinçsiz olduğumuz sürece işsizliği ve krizi bir kırbaç gibi kullanacaklardır. Bu krizin bedelini patronlar sınıfına ödetmenin yolu işçi sınıfının devrimci militan mücadelesinden geçmektedir. Her şeyi üreten ve yaratan bizleriz, yeter ki bir sınıf olduğumuzun farkına varalım ve sınıf bilinciyle donanıp mücadeleye atılalım. Patronlar sınıfının yöneltmiş olduğu bütün saldırılara karşı işçi sınıfının militan mücadelesini yükseltelim.
Krizin faturası patronlara!
Birleşen işçiler yenilmezler!