
Sakarya’nın Hendek ilçesinde üretim yapan Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikasında 3 Temmuz 2020’de meydana gelen ve 7 işçinin hayatını kaybettiği, 127 işçinin yaralandığı patlamaya ilişkin davanın dördüncü duruşması 13 Eylülde görüldü. Davada yargılanan ikisi tutuklu yedi sanık hakkında bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak suçundan ikişer yıl sekizer aydan 22’şer yıl 6’şar aya kadar hapis cezası isteniyor. Duruşma sonunda mahkeme heyeti fabrika sahibi Yaşar Coşkun ile ustabaşı Hasan Ali Velioğlu’nun tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 25 Ekim 2021 tarihine ertelendi.
Davanın ilk duruşmasında Yaşar Coşkun’un avukatı patronunu aklamak için “sabotaj” yapıldığını iddia etmiş, ikinci duruşmada da Coşkun bu iddiayı tekrarlamıştı. Mahkemenin iddianın araştırılması talebi üzerine bu duruşmada MİT tarafından herhangi bir sabotaj ihbarının olmadığına dair cevap yazısı gönderildi.
Duruşmaya şikâyetçi olarak katılan işçi Oktay Tarım, verdiği ifadede iş güvenliği önlemlerinin ne kadar yetersiz olduğunu anlattı. Tarım, “Patlama sırasında fabrikada çalışıyordum. Patlama çok şiddetliydi, bir hafta kulağım duymadı. Fitil bölümünde çalışırken yanmaz kıyafet veriyorlardı ama bez parçasındandı. Sorumluların ceza almasını istiyorum” dedi. Tutuklu olarak yargılanan fabrika sahibi Yaşar Coşkun ifadesinde işçilere vereceği tazminatı bahane ederek tahliyesini istedi ve kendi sorumluluğunu kabul etmeyerek “suçluların cezalandırılmasını” talep etti.
İşçi ailelerinden basın açıklaması
Patlamada hayatını kaybeden işçilerin yakınları ile yaralanan işçiler, duruşmanın hemen öncesinde duruşma salonu önünde basın açıklaması gerçekleştirdiler. Patlamada ölen işçilerden Halis Yılmaz’ın kardeşi Merve Nur Yılmaz yaptığı konuşmada yaşadığı acıyı, adaletin yerini bulmamasını ve öfkesini şöyle dile getirdi: “İçimizdeki çaresizliği, acıyı ne kadar anlatsam anlayamazsınız. Bundan bir yıl önce biz de Çorlu’yu, Soma’yı anlayamazdık. Maalesef artık anlıyoruz. İnşallah siz de bizler gibi anlamak zorunda kalmazsınız. İçimizdeki acıyı size anlatamam ama öfkemden bahsedebilirim. Öfkemin asıl sebebi, şu içeride çıkacak karardan, içerideki sanıklardan ziyade bizlerin daha çok korkuyor olmasına öfkeliyim. Defalarca kez yaşanmış olaylara rağmen hiçbir önlem almayarak bu olaylara zemin hazırlanmasına öfkeliyim. İçerideki sanıkların bu olaydan hiçbir vicdan azabı çekmeyerek verdikleri ifadelere öfkeliyim. Ne kadar ne söylesek de az. Ben artık adaleti aramak istemiyorum çünkü adalet aranması gereken bir şey olmamalı adalet yerini bulsun istiyorum.”
Patlamada yakınlarını kaybeden işçi aileleri tüm engellemelere rağmen adalet arayışından vazgeçmiyorlar. Patlamada kardeşini kaybeden Hatun Tepeçınar duruşma sonrasında şunları söyledi: “Bunlar paralarına güvenen insanlar. Bu davayı bu adamlar, bu zenginler kazanamayacak. Bu dava bizim işçilerimizin davası. Toprağa gömülen, parça parça olan kardeşlerimizin davası. Sonuna kadar bu davanın peşindeyiz.”