
Her ay yüzlerce işçi iş cinayetlerine kurban giderken acılı aileler sevdiklerinin ardından “adalet” haykırışlarını yükseltiyor. Ama işçi ve emekçiler adalet saraylarında adalet bulamıyor, o büyük adalet saraylarında adalet bir tabeladan ibaret! Sözde adaleti uygulayacağını iddia eden mahkemeler verdikleri kararlarla ocağına ateş düşmüş acılı ailelerin yüreklerini bir kez daha yakıyor, dağlıyor! Ölümlerden sorumlu olanlar, iktidara yakın olanlar, onlarla iş tutanlar mahkemelerde korunup kollanıyor. Bu kişiler için mahkemeler ödül gibi kararlar veriyor. Ve geride kalanlar sevdiklerini kaybetmenin acısının yanında bir de bu kararların getirdiği acının yükünü yükleniyorlar.
Kumriye Eroğlu o acılı annelerden biri. Ve kaybettiği oğlunun ardından yaşanan adaletsizliğe isyan ediyor: “Bu adaletsizlik karşısında nasıl yaşanır, bilmiyorum. Bu kadar çaresiz bırakıldığımız için çok öfkeli ve kızgınım. Egemenlere şöyle diyorum; yok olsun, batsın bu çürümüş, kokuşmuş düzeniniz! Batsın adaletiniz! Hak, adalet, mafyadan, tecavüzcüden, katilden yana! Güzel oğlum, canım çok yanıyor bu adaletsizlik karşısında. Çok özür dilerim Berxo, bir şey yapamadığım için çok özür dilerim. Fırat’ım seni yeniden, yeniden kaybetmiş gibiyim.” Bu acıya, feryada ortak olmamak mümkün mü? Gerçekten batsın, yok olsun bu çürümüş düzeniniz! Bu acılı annenin feryadının nedenini anlatalım.
Fırat 17 yaşındaydı ve Dominos Pizza’da motokurye olarak günde 14 saat çalışıyordu. 4 Nisan 2020’de patronu tarafından, mutfakta çalışan bir kadın işçiyi evine bırakması için yani kuryelik haricinde bir de servis hizmeti vermesi için zorlandı. Üstelik izin gününde gecenin bir yarısı ısrarla evden işe çağrılmıştı. İş arkadaşını evine götürdüğü sırada trafikte kaza geçirerek yaşamını yitirmişti. Fırat sigortasız çalıştırılıyordu ve kaza, kayıtlara iş kazası olarak geçmedi. Ailesinin aylar süren mücadelesi sonucunda ancak Ocak 2021’de iş kazası olarak kayıtlara geçti. Dominos Pizza patronu aileye bir kere bile olsun başsağlığı dilemediği gibi Fırat’ın kazaya kadar çalıştığı günlerin ücretini dahi ödemedi! Fırat’a çarpan araç da çarpma sonucunda arabada hasar oluştuğu gerekçesiyle aileden para talep etti. Bu kadarı bile çürümüşlüğün boyutunu anlatmakta yeterli iken bir kişinin ölümüne neden olan bir kişinin de ağır yaralanmasına sebep olan kişi “dua edin ambulansa haber verdim” diyebilme yüzsüzlüğünü, gaddarlığını gösteriyor. Aile, Dominos Pizza patronuna iş kazası davası açarken, oğullarına çarpan araca da dava açtı. İş kazası davası devam ediyor.
17 Eylülde Fırat’a çarpan araç ile ilgili dava sonuçlandı. Hem dava süreci boyunca hem de dava sonucu çıkan karar mahkemenin, kararını duruşmalar başlamadan önce verdiğini, yargılamanın sahneye koyulmuş bir piyesten öte olmadığını gösterdi. Fırat’a çarpan araçta üç kişi olmasına karşın dava boyunca bir kişi “yargılandı”. Yargılanan kişinin gerçekten direksiyon başında olup olmadığı incelenmedi. Kazanın gerçekleştiği yerden 1 kilometre ötede karakol olmasına rağmen (kaza Tuzla civarında gerçekleşti) davaya Kocaeli karakolundan polisler baktı. Ne tesadüf ki zanlının babası Kocaeli’de bir patron, üstelik Kocaeli’de emniyette ilişkileri olan biri.
Kaza yerine gelen polisler olay yeri tutanağını kaza yapan kişilerin anlattığı gibi kayda geçirdi. Mahkeme acılı ailenin dosyaya eklenmesini istediği belgelerin hiçbirini dosyaya ekletmedi. Mesela, kaza anında Fırat’ın ve iş arkadaşının telefonu ve parası çalındı. Aracı kullanan ve araç içindeki diğer kişilerin alkol ya da başka bir madde alıp almadığı incelenmedi. Zanlı, araç hızının 50 kilometre olduğunu ve aracının ışıklarının yandığını iddia ediyor. Fırat kaza alanından 10 metre uzakta bulunmuştu. Bu hızda giden bir aracın bir kişiyi bu kadar uzağa fırlatması mümkün değil ama kayıtlarda zanlının ifadesi doğru kabul ediliyor. Bölgedeki kamera görüntülerinde aracın ışıklarının yanmadığı görülüyor. Fakat mahkeme kamera görüntülerini dosyaya eklemediği gibi ailenin çarpma hızının tespiti için otopsi talebini de reddetti. Kazadan yaralı olarak kurtulan diğer çalışanın ifadesi narkozun etkisi altındayken alındı ve sonradan ifade vermesine itiraz edildi. Mahkeme ailenin hiçbir talebini kabul etmezken kazaya neden olan kişinin tüm talepleri kabul görüyor. Fırat’ın ölümüne neden olan kişinin avukatı kazada Fırat’ın hatalı olduğunu iddia ederek, geldiği yöndeki kamera görüntülerini istedi. Fakat görüntülerde Fırat’ın hatalı bir durumu olmadığı gibi kurallara uyarak motosikleti kullandığı görülüyor. Mahkeme taraflı tutumunu sürdürerek Fırat’ın ölümüne neden olan kişiye iki buçuk yıl hapis cezası verdi ve bu cezayı da para cezasına çevirdi. Gencecik bir insan hayatının bedeli iki buçuk yıl karşılığı para! Şimdi bu cinayeti işleyenlere mi yoksa bu cinayete rağmen bu kararı verenlere mi kızalım? Bu düzende eğer mülksüzsen, eğer işçi sınıfının bir parçasıysan o zaman bu kararları verenler için hayatının kıymeti işte bu kadar! Adaletsizliklerin üstünü sarayları büyüterek örtüyorlar.
Katili, hırsızı, tecavüzcüyü, dolandırıcıyı ve mafya babasını koruyup kollayan mahkemeler, hakkını arayan, alanlara çıkan, iktidarın aleyhine twit atan kişileri çok daha uzun yıllara mahkûm ediyor. Bu düzende egemenlerin işçi ve emekçilere sunduğu “adalet” işte budur! Çocuklarımızın gülüşlerini solduran, anneleri acıya boğan bu adaletsiz düzene karşı bir araya gelerek, çocuklarımız için gerçekten adaletin hâkim olduğu bir dünya yaratmalıyız. Bunu Fırat gibi tüm güzel çocuklarımıza borçluyuz.