
Umutsuzluk ve geleceksizlik kaygısı genç kuşakları esir almış durumda. Gençler geleceklerini arıyorlar ama tek başlarına, örgütsüz ve yalnız kaldıkları için yollarını bulamıyorlar. İşte bu durumu tersine çevirmek için UİD-DER “Geleceğini Arayan Gençlik: Yarınlar İçin Mücadele Edelim!” sloganıyla bir kampanya başlattı. Bu başlıkta İşçi Dayanışması’nın 162. sayısında bir çağrı yayınlandı [1]. Bizler de İstanbul Pendik’te bir grup genç olarak bir araya gelip bu çağrıyı okuduk; yaşadığımız sorunlar, geleceğe dair kaygılarımız üzerine sohbet edip, dertleştik. Aşağıda okuyacağınız gibi, kesif bir umutsuzluk genç kuşakları etkisine almış durumda. Ama bu duruma teslim olmayan, bir araya gelen, dayanışma içinde hareket eden, örgütlenen gençler var ve onlar yarına umutla ve yaşam sevinciyle bakıyorlar.
Reyhan, 21 yaşında market işçisi: Yazıda geçen sorunlar doğru, biz de aynı sorunları yaşıyoruz ama bu sorunları düşünerek kendimizi kahrederek bir çözüm bulamayız. İlkokuldan üniversiteye 14 yıl boyunca okudum, sonunda markette çalışıyorum. Yaşadığımız sorunlar var, bunları normal görmüyorum ama tek başıma elimden bir şey gelmiyor. Ne yapabileceğimizi bilmiyorum. Eskiden spiker olmak isterdim ama gittim muhasebe okudum. Onu da yapmak istemiyorum, zaten deneyimli çalışan istiyorlar istesem de iş bulamıyorum. Bir buçuk yıl işsiz kaldım. Dört yıllık üniversite mezunu olsan da iş bulamıyorsun. İyi yerlere gelebileceğimi düşünmüyorum, umut falan kalmadı. İşsizlik, ekonominin geldiği durum belli. Amerika’ya gitmek isterdim. Amerikan filmlerinde gençler hep istedikleri gibi yaşıyorlar. Küçüklükten beri oralara gitmeyi hayal ederdim. Para dertleri, sıkıntıları yok, onlara özenirdim.
Gamze, 21 yaşında üniversite öğrencisi: Param olmadığı için arkadaşlarımla görüşemediğim zamanlar oluyor. Dünyanın her yerinde sorun var ama nasıl çözülür bilmiyorum. Buralardan gitmek istiyorum. Bir hayatım olduğunu düşünmüyorum. Gelecekten bir beklentim yok.
Banu, 21 yaşında market işçisi: Bir motokurye verdiği röportajda “araba çarpsa ölsem, neden diye üzülmem” diyor. Ne kadar acı bir şey, hayattan hiçbir beklentisi kalmamış. Çok eskiden ben de aynı şekilde düşünüyordum. Çalışmaktan başka yaptığım bir şey yoktu. Umurumda değildi yaşamak ya da yaşamamak.
Gamze: Şimdi umurunda mı?
Banu: Şimdi umurumda tabi ki. UİD-DER’e gidip gelmeye başladıktan sonra hayata bakış açım değişti. Hayata daha sıkı sarılıyorum. Bazı günler 15 saat çalışıyorum. Tabi ki benim de daha güzel bir şekilde yaşamaya hakkım var. Sabah akşam çalışıyorum, niye çarpsın araba bana… Markette kime dokunsam bin ah işitiyorum, her gün bir sürü insanın yaşadığı soruna şahit oluyorum. İnsanlar çocuğuna bez bile alamıyor, kaynanası, annesi yardım ediyor da öyle geçinebiliyorlar.
Şebnem, 19 yaşında fabrika işçisi: Birileri altın kaplama klozete otururken neden biz de daha güzel bir şekilde yaşamayalım? Birileri son model arabalara binerken, biz arkadaşlarımızla buluşmak için yol parası bulamıyoruz. Neden araba bize çarpsın, biz böyle yaşamayı hak etmiyoruz.
Gamze: Ben de bu sorunların, haksızlıkların farkındayım. Düşünüyorum ama elimden bir şey gelmiyor tek başına.
Şebnem: Ben de ilk başta yaşadığımız sorunlar karşısında ne yapabiliriz, dünya böyle, nasıl değiştirebiliriz ki diye düşünüyordum. Ama UİD-DER’le tanıştıktan sonra bir şeylerin değişebildiğine inandım. Önce kendim değişmeye başladım. Hafta içi her gün gece yarısına kadar çalıştığım yetmezmiş gibi Cumartesi Pazar günleri de mesaiye kalıyordum. Ustalara mesaiye kalmak istemediğimi söyleme hakkım bile olmadığını düşünüyordum. Ustaya itiraz etmek bir yana karşısında konuşamazdım bile, utanırdım. Ama öğrendiklerimle kendime güvenimi kazandım. Bir insan olarak daha güzel bir yaşamı hak ettiğimi düşünmemi sağladı UİD-DER’deki etkinlikler.
Banu: Yazıda gençlerin gelecek kaygısından intihar ettikleri anlatılıyor. Her gün gençler intihar ediyor. Daha yeni bir genç intihar etti, işyerindeki arkadaşım anlattı. Gençler anti-depresan kullanıyorlar. Neden böyle oluyor?
Reyhan: Benim de kalbim sıkışıyordu. Doktora gittiğimde psikolojik dedi. Kaygılarımdan kaynaklanıyormuş, anti-depresan verdi. “Geleceğim mi var?” diye düşünüyorum. 21 yaşındayım ama sanki tüm hayatım bitmiş, daha ileri gidemeyecekmişim gibi hissediyorum. A101’de çalışıyorum, ancak temel ihtiyaçlarımı, küçük isteklerimi giderebilirim hayatım boyunca. Başka bir şey yapamam ki. Bir de gençlere “telefonunu çıkart” diyorlar!
Gamze: Hayata umutla sarıldın Banu, hayatında ne değişti?
Banu: UİD-DER’deki etkinliklere katılmak hayata umutla sarılmamı sağladı ve hayatımda çok şey değişmeye başladı. Mesela artık bana araba çarpsa da ölsem kurtulsam demiyorum, hayata daha sıkı sarılıyorum. Mesela resim çizmeyi, basketbol oynamayı seviyorum. Bunlara daha önce zaman ayıramazken şimdi hayatımı daha iyi planlıyorum. UİD-DER’deki resim dersine keyifle katılıyorum ve bana karşılıksız zaman ayrıldığı için kendimi bir insan olarak değerli hissediyorum. Kazanım sadece maddi olmuyor. İnsan önce ruh sağlığını kazanıyor. Yalnız olmadığını hissediyorsun. Her şey bununla başlıyor. Eskiden sorunların insanlardan kaynaklandığını düşünüyordum. Ama artık bu sorunların insanlardan değil, düzenden kaynaklı olduğunu görüyorum. İnsanlara karşı daha anlayışlı olmaya başladım. Düzene karşı öfkem ise her geçen gün artıyor. Yeni güzel bir dünya için mücadele etmem gerektiğine inanıyorum. Yazıda diyor ya; “Kabuğumuzda yaşamayı ve insanlığın sorunlarına sırtımızı dönmeyi reddediyoruz. Bizlere dayatılan sömürü koşullarını ve geleceksizliği reddediyoruz.” Ben de reddediyorum ve bu düzeni değiştirebileceğimizi düşünüyorum.