UİD-DER’in gençlik kampanyasını duyup ben de Bursa’dan ses vermek istedim. Gençlik kampanyası kapsamında yapılmış röportajları, mektupları okuduğumda o gençlerin aslında tüm gençlerin sesi olduğunu, hepimizin dertlerinin ortak olduğunu anlatmak için başladım ben de bu mektubu yazmaya. Hayatımızın en güzel, dertsiz, tasasız ve en rahat günleri olması gereken gençlik döneminde kendimi bir karanlık odada yapayalnız hissettiren bu sisteme karşı çıkan bir ses olmak, dur demek istedim. Ülkedeki sessizliğin sesi olmak istedim.
Etrafıma bakıyorum da bu ülkede en zor olan da bir genç olmak sanki. Hayallerimizin küçümsendiği, çırpınışlarımızın ve bağrışlarımızın duyulmadığı, her sözümüzden sonra “siz ne anlarsınız” cevaplarıyla karşılaştığımız bir durum içerisindeyiz. İşte ben de böyle bir durum içerisindeyken UİD-DER’i takip etmeye başladım. Aslında sesimizi ve çırpınışlarımızı duyanların, bizi gerçekten anlayanların ve bizim sesimizi duyurmamızda yanımızda dimdik duran insanların olduğunu gördüm. O karanlık odada bir ışığın bizi ilk kez aydınlattığını hissettim.
Tüm gençlik sıkıntılarımın yanında ben bir de bir direnişçinin çocuğuyum. Emeğinin karşılığını almak isterken kapı gösterilen bir Cargill direnişçisinin çocuğuyum ve tüm zorluklara rağmen bununla gurur duyuyorum. Bu sistem bizi öyle bir duruma getirdi ki söylediğimiz her cümleden korkar olduk. Böyle bir sisteme boyun eğip korkmaktansa işçi abilerimizi, ablalarımızı, hakkını arayan insanlarımızı yanımıza alarak devam ettik bu yola. UİD-DER de bu yolda yürürken destek oldu bizlere. Her zaman yanımızda olduklarını ve mücadelemizde yalnız olmadığımızı hissettirdi bizlere. Ben babamın direnişi sayesinde yüreği güzel bir sürü insanla tanıştım. Onlar bizim dertlerimize ortak oldular. Biz de onları aramızda görmekten çok mutlu olduk. Çünkü bizim direnişimiz bu ülkedeki tüm işçilerin direnişiydi. Bizim kazanımımız herkesin kazanımıydı.
Ben hem bir genç, hem de bir direnişçinin çocuğu olarak bize destek veren UİD-DER’e çok teşekkür ediyorum. Biz yalnız değiliz, aslında çok kalabalığız. O yüzden de sesimizi korkmadan çıkarmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.