İstanbul Valiliği’nin 23 Ağustosta kâğıt toplayıcılığının yasaklanmasına yönelik aldığı kararın ardından, atık depolarına polis ve zabıta eşliğinde baskınlar düzenleniyor. Ümraniye ve Ataşehir’in ardından 15 Ekimde hem İstanbul Sancaktepe ve Bahçelievler’deki hem de Tekirdağ Çorlu’daki onlarca depoya baskın düzenlendi. Depolar iş makineleriyle yıkılırken “çekçek” arabalarına el konuldu, tepki gösteren geri dönüşüm emekçileri ise gözaltına alındı.
Sabahtan akşama sokak sokak gezerek atık kâğıt ve plastik toplayan, çektikleri arabalar nedeniyle de “çekçekçiler” diye bilinen geri dönüşüm emekçilerine uygulanan zulüm, Ağustostan beri gündemde. Devlet “çevre ve halk sağlığını tehdit ettikleri, haksız kazanca ve kamu zararına yol açtıkları” gerekçesiyle geri dönüşüm emekçileri üzerinde görülmedik bir baskı kurarken, geri dönüşüm emekçileri de birilerinin bu alana gözünü dikerek ciddi rant elde etmek istediğini, bu nedenle de kendilerinin bir anda, akıl almaz gerekçelerle suçlu ilan edildiğini söylüyor. Son günlerde artan baskınlara karşı seslerini duyurmak için İstanbul Yenibosna’da bulunan Kuleli Parkı’nda bir araya gelen geri dönüşüm emekçileri, “bizi gayri meşru iş yapıyormuşuz gibi gösteriyorlar, böylece saldırılarını meşrulaştırıyorlar. Sesimizi duyurana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” dediler. Atık toplayan işçiler, “ekmeğimizi çöpten çıkartmak mı suç?” diye soruyorlar.
Büyük çoğunluğu kayıtsız çalıştığı için net bir rakam yok ama tahminlere göre Türkiye’de yüzbinlerce insan bu alandan geçimini sağlıyor. Gün geçtikçe insanları sefalet çukuruna iten, yüzbinleri nitelikli atık bulmak için çöpleri karıştırmak zorunda bırakan bu sömürü düzenidir. Bu tablo kapitalizmin tablosudur! İktidar, sermaye sınıfını daha da palazlandıran, işsizliği ve yoksulluğu artıran politikalar uygularken, ekmeğini çöpten atık toplayarak kazanan emekçilerin ekmek kapılarını elinden alıyor.