
Merhaba kardeşler, bizler Esenyurt’taki emekçi ve mücadeleci kadınlar olarak bir araya geldik. Sorunlarımızı ve tabi ki çözüm yollarını konuştuk. Hayat pahalılığı, artan kira fiyatları, sokakta yatmak zorunda bırakılan üniversiteli öğrencilerimiz, niteliksiz eğitim vs. Kadınlar olarak bizleri birebir ilgilendiren bu sorunlar da katlanarak, her gün daha fazla ağırlaşarak devam ediyor. Bir kadın arkadaşımız şunları söyledi: “Artık markete gidip alışveriş yapmaya korkuyorum, ihtiyacım olan şeylere her gün zam geliyor. Artık fiyatları takip edemiyorum. Önceden aşağı yukarı hangi markette neyin uygun olduğunu biliyordum ama artık artan fiyatlardan dolayı bilemiyorum ve bu beni huzursuz ediyor. Bizim aldığımız maaşlara bir kuruş zam gelmedi ama hayatımızdaki her şeye zam geldi. Geçinmekte zorluk çekiyoruz. Çocuklarla markete gitmiyorum, çünkü onların istediklerini alamıyorum. Bu durum bir anne olarak beni üzüyor.”
Ardından başka bir arkadaş şöyle devam etti: “Bizler kiracı insanlarız, yatlarımız katlarımız yok. Emeğimizle geçinmeye çalışan, çoluk çocuğumuzun karnını doyurmaya çalışan insanlarız. Kira fiyatları aldı başını gidiyor. Ev sahipleri ya kirayı arttırıyorlar ya da istedikleri zam yapılmazsa ‘oğlumu evlendireceğim ya da bir yakınım gelecek’ diyerek evi boşalttırıp daha pahalıya vermenin derdine düşmüşler. Barınmak en insani hakkımızdır ama bunu bile yapamayacak duruma getirmeye çalışıyorlar.” Başka bir annemiz de çocuklarının eğitim alamamasından yakındı: “Çocuklarımızı yarış atı gibi görüyorlar, bizim yeterli eğitimi alamayan çocuklarımız her imkânı olan, özel okullarda eğitim alan, özel hocaları olan çocuklarla aynı sınavlara giriyor. Diyelim ki başarılı oldu, bu sefer de yurtlarda yer yok. Bak, çocuklar sokaklarda barınamıyoruz, kalacak yer bulamıyoruz diye eylemler yapıyorlar. Haklılar, onlar bizim gibi insanların çocukları. Ev tutayım desen kiralar iki bin, üç bin lira olmuş. Bir asgari ücretli nasıl versin bunu? Bizleri duymuyorlar ve görmüyorlar, onların umurunda değil bizim çocuklarımız. İster aç kalsınlar ister okuyamasınlar isterse barınacak yerleri olmasın. Yeter ki onların çocuklarına kimse dokunmasın. Onlar yaptıkları emek sömürüsüyle rahat etsinler.”
Görünen köy kılavuz istemez, bizim sorunlarımız gün geçtikçe artıyor. Emekçi kadınlar olarak katlanarak artan sorunlar karşısında çaresiz de umutsuz da değiliz. Birlik olursak, bizim gibi düşünen, çözümler arayan insanlarla ellerimizi sımsıkı birleştirirsek bunların üstesinden geliriz. Bu sistemin beyin ölümü gerçekleşmiş, çoklu organ yetmezliğine doğru geçiş yapmıştır. İşçi sınıfının kadınlarının ve erkeklerinin birlik olup sistemin fişini çekmeleri gerekiyor. Çocuklarımız gülsün diye bütün emekçi kadınlar olarak “Haydi UİD-DER’e” diyoruz.