
Sömürü düzeni kapitalizmin insanlara ve özellikle de gençlere yaşattığı sıkıntılar, kaygılar karşısında gençlerin sesi son zamanlarda daha duyulur olmaya başladı. Bunu çevremizde, sokak röportajlarında görüyoruz. Her genç gelecek kaygısı yaşadığını, hayatının en güzel dönemlerinde maddi olanaksızlıklardan ötürü hobilerinden ve isteklerinden vazgeçtiğini söylüyor. Çoğu genç arkadaşımız aileye yük olmak istememesi nedeniyle okul hayatını terk edip deyim yerindeyse hayallerine kilit vurmak zorunda kalıyor. Eğitimine devam edenlerin yaşadığı sorunlarsa gün geçtikçe artıyor. Gençler artık ortak bir dili konuşuyor ve hep bir ağızdan söylüyor: GEÇİNEMİYORUZ!
Emekçi insanların geçim derdi her geçen gün artıyor. Hayat pahalılığı bütün hayallerin önüne geçmiş durumda. Bizlerin en temel ihtiyaçları olan yemek masrafları, giyim masrafları, eğitim masrafları bile karşılanamayacak duruma geldi. Üniversitelerinde eğitim görmek için şehir değiştiren gençleri yurtlar değil parklardaki banklar karşılıyor. Ev kiralarının yüksek miktarlara ulaştığına ve yurt sayılarının yetersizliğine vurgu yapan gençler seslerini “barınamıyoruz” eylemleriyle duyurmaya çalışıyor, fakat günümüz firavunları tarafından “terörist” ilan ediliyor. İyi bir gelecek için yıllarca eğitim gören, hayalleri uğruna bin bir zorluğa katlanan gençler ya işsizlikle boğuşuyor ya da istemedikleri işlerde asgari ücretle çalışmak zorunda kalıyor. Birimiz gitar çalmak istiyor fakat ailesine yük olmak istemediği için belki de iyi bir gitarist olmaktan vazgeçiyor, birimiz yüzme kursuna gitmek istiyor ama kapı yine maddi sıkıntılara açılıyor. Kapitalist sistem gençleri adeta umutsuzluk zincirine vurmak istiyor. Eleştirilmeye dahi tahammülü olmayan egemenler, gençlerin umut dolu yüreklerine ve düşüncelerine kilit vurmaya çalışıyor. Bunun nedeni çok açık. Her şeyin farkında olan ve sesini gür bir şekilde çıkartacak, hakkını aramaktan vazgeçmeyecek olan gençlerden korkuyorlar. Onlar itaatkâr ve kanaatkâr bir gençlik istiyorlar.
Kapitalist sistem tüm dünyada insanların emeklerini, hayallerini sömürüyor. Medyanın yanlış ve taraflı haberleri ile insanlar sanki yurtdışında bolluk içinde, adaletsizliğin ve eşitsizliğin olmadığı bir sistemde yaşıyorlarmış gibi yansıtılıyor. Yurtdışında da gençler çeşitli zorluklar çekiyor ve bu duruma olan tepkilerini dile getiriyorlar. Çeşitli kampanyalar ve gösteriler düzenliyorlar. 2018 yılında ABD’nin Florida eyaletine bağlı bir okulda yaşanan silahlı saldırıda 17 insan hayatını kaybetmişti. Bu olayın üzerine ise gençler “yaşamlarımız için yürüyelim” adıyla kampanya başlatmış ve seslerini tüm dünyaya duyurmuşlardı. Gençlerin seslerini duyurmasının, adaletsizliğe karşı birlikte mücadele etmesinin önemini, domino etkisi yaratmasıyla ve mücadelenin büyümesiyle görmüştük. İklim krizine karşı dünyanın birçok ülkesinde gençler eylemlerde başı çekiyor.
Biz gençler olarak adaletsizliğe sessiz kalırsak bu devranın böyle devam edeceğini biliyoruz. Köhneleşmiş sistemin insanları ötekileştirmesini ve düşmanlaştırmasını istemiyoruz. Gelecek kaygısının olmadığı, sıkıntı çekmeden kardeşçe yaşayabileceğimiz güzel yarınlara koşmak istiyoruz. Dünya nimetlerinden eşit bir şekilde yararlanmanın herkes için en güzeli olacağını bildiğimiz için sesimizi gür bir şekilde çıkarmayı sürdüreceğiz. Bizler kapitalist sistemde kuraklaştırılmış topraklara yağmur olup yağmak için devrimci işçi sınıfının dünyaya değiştirme mücadelesinde kendimizden emin bir şekilde devam edeceğiz.