
Ben üniversiteyi yeni bitirdim. Kendi alanımda iş bulamadığım için mevsimlik işçi olarak memleketim Urfa’ya gittim. Oraya gittiğimde de bu sistemin emekçiler için yarattığı nice ızdıraba ve sıkıntıya tanık oldum. Bu mektubumda yaşadığım, hissettiğim şeyleri sizlerle paylaşmak istedim. Karşılaştığım ilk şey ne yazık ki ırkçılık oldu. Memleketime gelmek zorunda bırakılmış Suriyeli sınıf kardeşlerimiz tüm sorunların kaynağı olarak görülüyordu. Oysa Urfa’nın sıcağında en düşük ücretlere çalıştırılıp en kötü yerlerde barınmaya mecbur bırakılanlar da onlardı. Çalıştığım sürede kardeşimin de ırkçı tavırlar sergilediğini gördüm. Mücadele örgütümüz UİD-DER’den öğrendiklerimi ona aktarmaya, onun insani taraflarına dokunmaya çalıştım. Sohbetlerimizden sonra problemin mültecilerde değil, onları topraklarını terk etmeye mecbur bırakanlarda olduğunu fark etti. Ve çevremizdeki mültecilere artık UİD-DER’in bana da kazandırmış olduğu bakış açısıyla yaklaşmaya başladı.
Mevsimlik işler bitince iş bulma ümidiyle yeniden Ankara’ya döndüm. Bir süre geçtikten sonra bir motor kurye işine girdim. İş başı saatinden mesai bitimine kadar yaşadıklarım hepi topu bir gündü. Ama bana sorarsanız bir ömürdü. Her anım bir kaza korkusuyla ve ölümle burun buruna geçiyordu. Daha önce sitemizde motor kuryelerle ilgili haberler okumuş, videolar izlemiş yaşadıklarını hissettiğimi düşünmüştüm. Fakat o deneyimi bir günlüğüne de olsa yaşayınca, motor kuryelerin her gün nasıl tehlikeleri göze alarak işe gittiklerini anladım. En güvencesiz koşullarda, sürekli sürat baskısıyla her gün aramızdan ayrılan gencecik canların hangi koşullarda çalıştıklarını yaşayarak gördüm.
Geçim derdi devam ettiğinden bir kafede garson olarak çalışmaya başladım. Sitemizde hizmet sektöründe çalışanların nasıl sorunlarla cebelleştiği defalarca kez yazıldı. Ama özellikle krizin daha da derinleştiği bu günlerde çalışma koşulları berbat bir durumda. Günlük çalışma saatleri 12-14 saate varıyor. İş saatleri bu denli artmışken ücretler ise donmuş vaziyette. A’dan Z’ye her şeye zam gelmişken, bizlerin bu ücretlerle geçinmesi bekleniyor.
İşçi sınıfı örgütlenip tek yumruk olmadığı sürece üniversite mezunları işsiz, gençler geleceksiz kalmaya devam edecek. Biz birleşmedikçe sömürücü patronlar ırkçılık zehriyle bizi düşmanlaştırmaya devam edecek. Mücadelemizi güçlendirmedikçe bu kötü koşullarda çalıştırılmaya devam edeceğiz. Geçim sıkıntısıyla nefessiz bırakılmadığımız, herkesin doyasıya yaşayabildiği günler için hep beraber işçi sınıfının saflarında mücadelemizi büyütelim.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!