
Biri 15, diğeri 11 yaşında iki kız kardeş, Meryem ve Melisa. Biri lise, diğeri ortaokul öğrencisi. Hayatlarının en güzel yaşlarındaki bu iki kız kardeşe, gelecekten ne anladıklarını sorduğumuzda bize uzun uzun korkularını anlattılar. Meryem, ekonominin ve eğitim sisteminin kötü olduğunu söyleyerek şöyle dedi: “Etrafımdaki arkadaşlarım yurt dışına gitmek istiyorlar. Ama bu yalnızca hayal, yapamazlar. Yapacak olsalar bugün giderlerdi. Tabi gitseler bile, bu çözüm değil ki. Orada da başka türlü sorun yaşayacaklar. Ben daha lise öğrencisiyim ve ekonominin ne olacağını düşünüyorum. Gelecekten korkuyorum. Bizim şu anda geleceğimizden korkmamamız, gelecek hayalleri kurmamız lazım. Ama tam tersi oluyor. Okulda biz bunları konuşuyoruz artık.”
Meryem geleceğini düşündüğünde korkuya kapılan milyonlarca gençten sadece biri elbette. Ona korkularını sorduğumuzda başlıyor sıralamaya: “En çok iklim değişikliğinden korkuyorum, ‘kuraklık olacak’ diyorlar çünkü. Susuz hayat olur mu? Olmaz. Geçim sıkıntısı çekmekten, yokluktan korkuyorum. Etrafımda hep bunlar konuşuluyor. Ben de bunlardan korkuyorum. Her şey kötüye, karanlığa gidiyor sanki. Her şeye zam geliyor. İhtiyacımız olanı şimdilik alıyoruz ama istediğimiz zaman alamıyoruz.”
Meryem’in kardeşi Melisa, ablasının sözünü heyecanla keserek şöyle söylüyor: “Alıyorsun da borçla alıyorsun!” Henüz 11 yaşındaki Melisa işte bu gerçeğin farkında. Ailesi bazen borçla, bazen fazla mesaiyle, bazen de kendi ihtiyaçlarını erteleyerek çocuklarının ihtiyacına yetişmeye çalışıyor çünkü. Meryem, “Geleceğini Arayan Gençlik: Yarınlar İçin Mücadele Edelim!” sloganıyla başlattığımız kampanyamızın çağrısını hatırlatarak, kuzeni Ömer’i örnek gösteriyor: “O yazıda okuması gerekirken okulu bırakıp çalışmak zorunda olan gençlerden bahsediyor. Orada ilk aklıma gelen Ömer oldu, kuzenim. O da okulu bırakıp çalışmak zorunda kaldı. 15 yaşında bunları düşünmek ve bunları yaşamak zorunda değiliz.”
Genç arkadaşlarımız, sizlere de sesleniyoruz; korkunun karanlığında kaybolmak zorunda değiliz! Bir düşünelim, yarınlarımız için birlikte mücadele ettiğimizi. Korkularımızın üzerine birlikte gittiğimizi bir düşünelim. Meryem hemen başıyla onaylayarak söze giriyor: “UİD-DER’de hep umutlu insanlar var. Böyle düşünen insanlarla yan yana gelerek başarabiliriz.O zaman hayallerimize ulaşırız. Güzel şeyler yapan insanlar yan yana gelirse hem etrafımızı güzelleştiririz hem de güçleniriz.” İşte arkadaşlar, bugün bir gencin, bir işçi çocuğunun yüreğinde umut tohumlarını yeşertmekle, sesimize ses katacak emekçi gençlerin bir araya gelmesi ve mücadeleye katılmasıyla yarınlarımız değişir.