
Bugün binlerce çiftçi tarım kredi borçlarından dolayı icralık durumda. Çiftçilerin traktörüne, tarlasına, evine haciz konuluyor. Borçlu olan çiftçiler sadece haciz memurlarıyla karşılaşmıyorlar. Hapis cezaları da alıyorlar. Geçenlerde Tarım Kredi Kooperatifi’ne olan borcunu ödeyemediği için Uşaklı çiftçi İbrahim Kaya tutuklanıp cezaevine atıldı. İbrahim Kaya’nın eşi Hatice Kaya paylaştığı bir video ile Cumhurbaşkanına şöyle seslendi: “Ben üç çocuk annesi bir çiftçiyim. Cumhurbaşkanım siz hangi faize karşısınız? Ben bu traktörü 2015 yılında Ziraat Bankası’ndan yüzde 0,5 faizle aldım. Siz saksıda toprak varsa onu de ekin dediniz. Tarım Kredi Kooperatifi’nden gübre, mazot ve tohum aldık. Tarlalara fasulye ektik. Mahsulü don vurdu. Mahsul para etmedi. Tarım Kredi’ye ödeyemediğimiz borca yüzde 71 faiz uygulandı. Şimdi 5 yılda borcunu ödediğim traktörü Tarım Kredi elimden aldı. Tarım Kredi yüzde 71 faiz uyguluyor haberiniz var mı? Haberiniz yoksa olsun. Bugün Tarım Kredi Kooperatifi’ne 118 bin çiftçinin yüksek faize maruz bırakılıp avukatlarının kıskacında haberiniz var mı? Haberiniz yoksa haberiniz olsun.” Bugün faize haram diyenlerin, ekonomik krizin tek müsebbibi olarak faizi gösterenlerin çiftçilerin banka borçları yüzünden neler çektiğinden haberi yok mu? Neden çiftçilerin kredi faizlerini sıfıra düşürmüyorlar?
Türkiye’de çiftçilik yapmak artık sürdürülebilir olmaktan çıkmış durumda. Son yıllarda tarım ve hayvancılık çiftçiler için getirisi değil götürüsü olan bir alana dönüştü. Mazot, gübre, ilaç gibi girdi maliyetlerinin artması ve üstüne yaşanan kuraklıkla birlikte çiftçiler ürettiklerinden kâr edemez duruma geldiler. Üretimden uzaklaşıyorlar. Binlerce hektarlık tarım arazisi ekilmiyor. Boş bırakılıyor. Toprağını ekenler ise Tarım Kredi Kooperatifi ve diğer bankalardan kredi alarak işlerini sürdürmeye çalışıyorlar. Ancak kâr edemeyince bankalara olan borçlarını ödeyemiyorlar. 100 binden fazla çiftçi bankalara borçlu. Çiftçilerin borçları için yapılandırmalar ve ertelemeler olsa da bunlar çiftçileri kurtarmaya yetmiyor. Aksine daha da borçlandırıyor. Yapılandırmalar çok yüksek faizlerle oluyor. Yapılandırmanın zamanı dolduğunda çiftçiler borçlarını ödeyemedikleri için sorunları daha da katmerleniyor.
Tarım Bakanı çiftçinin malını zarar etmeden satacağını açıklasa da gerçekler bunun tam tersi. Tarlada zarar ettiği için ürününü çürümeye terk eden çiftçilerin feryatları her geçen gün artmakta. Bu gidişat sadece çiftçileri iflasın eşiğine götürmüyor. Önümüzdeki yıllarda daha da katmerli gıda krizleri yaşayacağımızı da gösteriyor. Gıda fiyatları arttıkça emekçilerin her gün mum gibi eriyen ücretleriyle yeterli gıdaya ulaşması zorlaşacak. Çiftçisiyle işçisiyle emekçiler bu gidişata müdahale etmeliler. Sadece üreterek daha iyi yaşayamayacağımız ortada. Ürettiğimize, emeğimize, alın terimize sahip çıkmalıyız. Üreten biz isek yöneten de biz olmalıyız!