Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği sitesinde yayınlanmıştır (https://uidder.org)

Anasayfa > Gündem > İşçiler Nasıl Yaşıyor, Ne Düşünüyor? > Yoksulluktan Çocuklarımız Ölüyor; Artık Yeter!

Yoksulluktan Çocuklarımız Ölüyor; Artık Yeter!

Ankara’dan bir anne

29.12.2021

Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’ın Silvan ilçesine bağlı Cami mahallesinde yaşayan Binen ailesinin en küçük çocuğu Yunus Emre Binen kaldırıldığı hastanede öldü. Yunus astım hastasıydı ve buhar cihazı kullanması gerekiyordu. Fakat Binen ailesinin elektrikleri DEDAŞ (Dicle Elektrik Dağıtım AŞ) tarafından kesilmişti ve babanın ısrarlı çabalarına rağmen eve elektrik verilmedi. DEDAŞ yetkilileri çektikleri kabloların çalındığını bu kabloları baba alırsa eve elektrik vereceklerini söylediler. Baba “kabloyu ben çalmadım ki ben alayım” demesine rağmen çaresizlikten almaya gitti fakat 3 bin 280 lira tutan kabloları o kadar parası olmadığı için alamadı.

Aynı hafta içinde, bu sefer İstanbul’da birbirlerinden habersiz aynı yoksulluğu paylaşan 6 çocuk daha öldü. Faturayı ödeyemeyince doğalgazları kesilen iki ayrı evde elektrik sobasının devrilmesiyle çıkan yangınlarda yaşları 1 ila 9 arasında olan 6 çocuk hayatını kaybetti. Ama yoksulluğun aldığı canlar bununla da sınırlı kalmadı ve geçtiğimiz günlerde İzmir’de yine yoksul bir evde çıkan yangın, bu sefer üç çocuğu kopardı yaşamdan.

Bir anne olarak bu haberleri gördüğümde ne hissettiğimi paylaşmak istedim sizlerle. Anne olmadan önce böyle haberler gördüğümde çok üzülürdüm, vicdanı olmayan bu sistemde dünyaya çocuk getirmek istemiyorum diye düşünürdüm. Bu acıları yaşayan hep biz emekçiler oluyoruz. Her şeyi biz üretiyoruz ama çocuklarımız yokluğun çeşitli şekilleri nedeniyle ölüyor. Açlıktan, soğuktan, sobadan çıkan zehirden ya da yangından ölen, göç yollarında bedeni kıyılara vuran çocuklar… Bari bebeği kurtulsun diye onu savaştan uzaklaştırmak için tel örgülerden yabancı askerlere uzatan aileler, çocuklarım aç diyerek, evlerden kalmış yemek isteyerek sokak sokak dolanan anneler, çocuğuna bakacak kimse olmadığı için evin bir köşesine bağlayıp işe giden anne babalar… Bunlar hep bizim başımıza geliyor.

Şimdi çalışan bir anneyim. Küçük bir kızım var. Kreşler hem çok pahalı hem de 10 saat çalışıp bir de günün 2 saatini yolda geçiren ailelere uygun kreş olmadığı için kızıma komşum bakıyor. Biz çok erken çıktığımız için kızım sabahları evde bir müddet yalnız kalıyor. İlk zamanlar geceleri sürekli kâbuslar gördüm; çocuk arkamdan çıkıp merdivenden yuvarlanıyor ve paramparça oluyordu. Şimdi kapıyı kilitleyip gidiyorum ama komşu gelene kadar başına ne geleceğini bilmiyorum. Ama karnını doyurmak, onu ısıtmak, evin kredisini ödemek için de çalışmak zorundayım.

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati geçenlerde bir programda “gözlerimdeki ışıltıya bakın, ekonominin nasıl olduğunu anlarsınız” demişti. Bakan Nebati’nin gözündeki ışıltıyı bilemem ama biz emekçi kadınların gözlerinde öfke ve isyan var. Sermaye sınıfı sürekli büyüyor, Hazine ve Maliye Bakanı’nın gözleri ışıldıyor, zenginlerin bankadaki paraları emekçilerin vergileriyle katlanarak artıyor ama çocuklarımız yaşadıklarını bile bilemeden yoksulluktan ölüyor. Kader midir bu, fıtrat mıdır?

Olmaz, bu böyle gitmez, gidemez. Kardeşlerim, anneler, babalar, gençler; bu bezirgânlara, bu soytarılara artık geçit vermeyelim. Bebeklerimizi, çocuklarımızı, bedenlerimizi onların yoluna kurban etmeyelim. Çocuklarımız böyle yaşamları da böyle ölümleri de hak etmiyor. Katledilen çocuklarımızın hesabını sormamız gerekiyor. Artık yeter demeli, işçi sınıfı saflarında daha fazla mücadele etmeliyiz. Yaşanan bunca felaketin katili sermaye düzenidir. Hesap sormak için örgütlü mücadele saflarında daha fazla yerimizi almalıyız.

  • İşçiler Nasıl Yaşıyor, Ne Düşünüyor? [1]

Kaynak URL: https://uidder.org/yoksulluktan_cocuklarimiz_oluyor_artik_yeter.htm

Links
[1] https://uidder.org/koseler/isciler_nasil_yasiyor_ne_dusunuyor