
Son günlerde malum asgari ücret konusu metal işçisinden petrokimya işçisine, taşeron şirket işçisinden gıda işçisine, tüm işçilerin gündeminde bulunuyor. Asgari ücrete ne kadar zam yapılacağı günlerce merak konusu iken yapılan zammın ardından da asgari ücret başlıca sohbet konularımızdan biri olmaya devam ediyor. Doğal olarak çay molaları ve yemeklerde bu konu herkesin dilinde oluyor.
Sohbetlerde konu dönüp dolaşıp bizi kıskanan Avrupa’ya geliyor. Başlanıyor oradaki ücretlerle Türkiye’deki ücretlerin kıyaslanmasına. “Avrupa’da kiralar bu kadar yok şu kadar” diye yorumlar yapılıyor. “Orada da geçim sıkıntısı var, buranın hali oradan iyi” gibi yorumları birçoğumuz duymuştur. Türkiye’de çalışanların %50’ye yakını asgari ücretle çalışırken, örnek verilen ülkelerde asgari ücretle çalışanların oranı %5 civarında kalıyor. Ancak işin bu kısmı ne yazık ki hiç bilinmiyor. Örnekler verirken asıl olarak biz işçilerin bunları atlamadan düşünmemiz, söylememiz daha doğru bir sonuca çıkmamıza vesile olacaktır. Kuşkusuz dünyanın birçok yerinde Avrupa’da da, Amerika’da da işçi sınıfının kazanılmış haklarına dönük saldırılar hız kesmeden sürüyor. İşçi sınıfının yaşam koşulları buralarda da giderek zorlaşıyor. Ancak işçiler, bu duruma tepkisiz kalmıyorlar.
Birkaç gün önce işyerinde yemek molasında sohbet ederken iktidara oy vermiş bir arkadaşım bu konuyu açtı. Yukarıda örneklediğim olayı bizzat yaşadık. “Avrupa bizi kıskanıyor, orada da asgari ücret çok düşük” diyen arkadaşıma bugün Türkiye’de asgari ücretin ortalama işçi ücreti haline getirildiğini, oysa onun bahsettiği ülkelerdeki durumun Türkiye’nin yanında devede kulak kaldığını belirttiğimde şaşırdı. “Ya öyle miymiş, bilmiyordum’ dedi.
Evet, birçoğumuz bugün iktidarın borazanı olan medyanın biz işçilerin akıllarını bulandıran haberleri ve tartışma programlarının etkisi altındayız, bizi ilgilendiren temel mevzuları tam da onların istedikleri gibi, kendi gerçeğimizden koparak tartışıyoruz. Ama bu mevzulara patronların penceresinden değil, kendi sınıf penceremizden bakmalıyız. Sınıfımızın yayınlarını; UİD-DER’in internet sitesini, UİD-DER Web TV’yi ve İşçi Dayanışması bültenini takip etmeliyiz. Ancak bu şekilde sınıfımıza dair, mücadele etmenin yollarına dair bir şeyler öğreniriz. Mücadele varsa sonunda zafer de vardır. Mücadele edersek biz işçiler hayatın her alanında söz sahibi olabiliriz.