
Erdoğan “ne diyor birileri ‘iş yok’, nankör bunlar nankör” diyor. Yani işsizlik yok! İş beğenmeyenler var! Erdoğan’a göre “iş yok” diyenler aslında yan gelip yatarak para kazanmak isteyenler! Patronlar işsizlik kırbacıyla bir işçiye üç işçinin işini yaptırıp tek maaş veriyor. Bunlar Erdoğan’ın konuşmasına yansımadığı gibi, saraya yakınlığına göre 3-5-8-10 ayrı yerden ballı kaymaklı maaş alanlardan da bahsetmiyor. Erdoğan’ın denetimindeki TÜİK, her ay düştüğünü açıkladığı işsizlik oranının aslında arttığını bilmiyor mu? Elbette biliyor. İşsizliğin çığ gibi büyüdüğünü de bal gibi biliyor. Ama işçilerin, işsizlerin, kısacası tüm yoksulların aklıyla alay ediyor. “Birileri” diyerek yoksulları bölüp birbirlerine karşı kullanmak için algı oluşturmaya çalışıyor. İşsizlik girdabında açlıkla boğuşan milyonlara “nankör bunlar nankör” diyebiliyor.
Erdoğan rejimi krizin tüm yükünü yoksulların sırtına yükledi. Yoksullar bir gece uyuyup sabaha uyandığında daha fazla yoksullaştırıldı. Görünmez bir el yoksulların dün 10 liraya aldığını 20 liraya çıkardı. Yani cebindeki 10 lira hâlâ 10 lira olsa da, satın alma gücü 5 liraya düşmüş oldu. Aynı gece başta yandaşlar olmak üzere para babalarının kasaları ise dolarla dolup taştı. Patronların kasasına akan para musluklarını sonuna dek açtılar. Asgari ücrette yapılan artış, daha işçilerin hesabına yatmadan dolu gibi yağan zamlarla uçup gitti. Ocak ayında gelen zam fırtınası asgari ücrete gelen zammı alıp götürdü. Market çalışanı bir işçi; “abi önceden kaşıkla verip kepçeyle geri alıyorlardı. Şimdi kaşığın ucuyla verip, olanın hepsini geri alıyorlar. Daha zamlı maaşı almadan her şeye iki-üç kat zam geldi. Eşim de bu markette çalışıyor. Maaşımızın tamamını versek bile ihtiyacımız olan şeylerin yarısını ancak alabiliyoruz. Tek maaşlı bir evi düşünmek bile istemiyorum” sözleriyle milyonlarca asgari ücretlinin içinde bulunduğu durumu özetliyordu.
İşçi kardeşler, Erdoğan rejimi bugün yaşadığımız ekonomik krizin bütün faturasını bizim sırtımıza yüklemekle kalmıyor. Her zaman yaptığı gibi biz işçileri bölüp birbirimize düşürmek için her türlü dalavereye de başvuruyor. Erdoğan ve AKP’nin, gelmiş geçmiş hükümetlerin hepsinden daha fazla sermayenin çıkarlarını savunduğunu, her işçi hafızasını azıcık zorlasa anlayacaktır. Fakat tek başımıza hafızamızda her şey canlı olsa da elimizden bir şey gelmez. Ama işçi kardeşlerimizle birlik ve beraberlik içinde olursak biz işçi sınıfını nankörlükle suçlayanlara “asıl nankörler bizim emeğimize el koydukları halde bize üç kuruşu reva görenlerdir, patronlar sınıfı sırtlan sürüsünden farksızdır” diye haykırabiliriz. İşçi sınıfı olarak sendikalarımızda, UİD-DER gibi işçi örgütlerinde bir araya gelmeliyiz. “Hepimiz, birimiz için, birimiz hepimiz için”, “birimize söylenen, hepimize söylenmiştir” der örgütlü işçiler.