
İki küçük çocuğu olan bir kadınım ve ailemizde sadece eşim çalışıyor. Yıllardır işçilik yapıyor, şu anda da sendikalı bir metal işçisi. Toplu sözleşme sürecindeler bildiğiniz gibi. Anlaşma sağlanamadı ve grev kararı alındı, kısmetse 14 Ocakta grev başlıyor. Nasıl anlaşma sağlansın ki? Pahalılık her geçen gün artıyor, geçim derdimiz hiç bitmiyor.
Hani büyüklerimizin anlattığı zorluklar vardı ya eskiye dair, biz onlardan daha kötü günleri yaşamak zorunda kalıyoruz. Çünkü iktidardakiler konu temel ihtiyaçlarımıza zam yapmaya geldiğinde, kendi maaşlarını yükseltmek istediklerinde hızlıca her şeye karar verebiliyorlar. Ama asgari ücrete zam konusu gündeme geldiğinde kaç kere toplanıp dağılıyorlar da yine de hakkımızı vermiyorlar. Daha eşlerimizin sözleşmesi imzalanmadan, elektriğe, suya, doğalgaza, kiralara bir sürü zam yapıldı. Gıdaya yapılan zamları saymıyorum bile. Hep söyleniyor asgari ücret şu kadar dolara karşılık gelirken şimdi bu kadara düştü diye. Rakamlar her an değişiyor ama düşüş değişmiyor. Cebindeki parasının değeri düşen de sofrasından her gün bir şey eksilen de bizleriz.
Hadi çocuklar olmasa, sadece ikimiz olsak, bir şey alırken, yerken “tamam, yeter bu kadarı” diyebiliriz. Oysa çocukların en basitinden vitamin alması gerekiyor. Her hafta pazar alışverişi yapıyoruz, hatta bazen haftada iki kere alıyoruz. Okula her gün beslenme çantası hazırlamak zorundayız mesela. Kek, börek, poğaça yapmak zorundayız her hafta. Bunları hazırlarken giden yağ, un, şeker hep temel gıdalar. Hepsinin fiyatları nasıl arttı biliyorsunuz. Yetmiyor, yetiremiyoruz. Kızım güya devlet okuluna gidiyor. Ama bağış adı altında bir sürü para toplanıyor. “Okula bağış yapın. Temizlik, fotokopi, sınav parası gerekli” diyorlar. Güya vermek zorunda değiliz. Biz bir ay veremedik, kızımı sınava sokmadılar okulda. Çocuklarımızı cezalandırarak, mahrum bırakarak bizi yola getirmeye çalışıyorlar. Nereye yetişelim biz şimdi?
Hani MESS teklifi %12’den %17’ye, şimdi de %21’e çıkardı ya, ne değiştirecek bu yüzdeler soframızda? Bir pazara gitsek mesela, yemeklik için ayrı, çocukların okulları için ayrı, evde yemeleri için ayrı, misafir gelirse diye aldığımız şeyler ayrı, bir sürü şey almak zorundayız. Bu paralarla mı alacağız ihtiyaçlarımızı? Grev yapılırsa, eşimi asla evde bize karşı yetersiz göstermem. Sürekli “o yok, bu yok” demem, onunla tartışarak onu üzmem. “Greve çıkıyorsun da ne oluyor?” demem. Her koşulda beraber olduğumuzu ona hissettiririm. O nasıl hakkını almak için işçilerle birleşip el ele oluyorsa, ben de onunla evde el ele olacağım. Eşimi destekleyeceğim. Çocuklarıma şimdiden bu mücadelenin gerekliliğini aşılayacağım. Çünkü şimdiden bunları görürse, büyüyünce hakkını yedirmeyen bir işçi olur. Bizler bu sömürüye tek elle değil, birçok elle dur diyebiliriz. Ne bize söylenen yalanlara kanalım ne de sömürülmeye izin verelim. ARTIK HEP BİRLİKTE BU GİDİŞE DUR DİYELİM!