Ankara Üniversitesi yemekhanelerinde çalışan işçiler, ücretleri ödenmediği, çoğu farklı yerlere sürgüne gönderildiği, çalışma saatleri arttırılarak ve ücretleri ödenmeyerek fazla mesaiye bırakıldıkları için 26 Eylülde boykota başlamışlardı. Daha sonra boykot, verilen sözlerin tutulmaması yüzünden fiili iş bırakmaya dönüşmüş ve Ankara Üniversitesi’nin tüm yemekhanelerinde üretim durmuştu. Görüşmeler sonucu anlaşma sağlanmış ve işçiler işlerine dönmüşken 17 Kasım itibariyle taşeron Tadal şirketinin sözleşmesi feshedilmiş ve işçiler yine ortada bırakılmıştı. İhaleyi yeni alan şirket ise direnişçi işçilerle çalışmamak için çeşitli bahaneler ileri sürüp yemekhaneye kendi personelini yerleştirmek için adımlar atmaya başladı. Bu süreçten sonra, 19 Kasım itibariyle işçiler yemekhanelerinden çıkmayıp işgal başlattılar. UİD-DER olarak biz de 29 Kasım mitinginden sonra yemekhane işçilerini ziyaret ederek mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu dile getirdik.
Hem öğrencilerden hem de çeşitli sendikalardan önemli ölçüde destek alan bu direnişin üniversite yönetiminde yarattığı korku, nihayetinde, polisin üniversiteye bir gece baskınıyla girmesiyle sonuçlandı. Bir gün öncesinde işçilerin taleplerini yerine getireceği sözünü vererek “yarın bu sorunu çözeceğiz” diyen rektör, ertesi gün sorunu nasıl çözeceklerini de 600 polisle birlikte gösterdi. İşçilerin ve öğrencilerin bulunduğu yemekhaneyi 6 Aralıkta sabaha karşı basan polis vahşice saldırarak 42 kişiyi gözaltına aldı. İşçi ve öğrenciler çıkarıldıkları nöbetçi mahkemede “kamu binasını işgal, zorla ve tehditle çalışmayı engelleme” iddiasıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldılar.
İşçiler, daha sonra yaptıkları basın açıklamasında, direnişlerinin kararlılıkla devam edeceğini ve rektörlüğün ve polisin baskılarının onları yıldıramayacağını dile getirdiler.