
İktidara göre ekonominin kitabını yazıyoruz ve 2022 parlak bir yıl olacak. İğneden ipliğe her şeye fahiş zamların gelmesiyle emekçiler her geçen gün sefalet çukurunun daha da diplerine doğru itiliyor. Siyasi iktidar, bu gidişat karşısında işçi ve emekçilerin elini kolunu bağlayıp hareketsiz bırakmak için sürekli toplumu yapay temelde kutuplaştırmaya çalışıyor. Emekçileri parçalamak, atomize etmek, toplumun farklı kesimlerini birbirlerine karşı önyargıyla doldurmak ve körleştirmek için elinden geleni yapıyor.
Bilindiği üzere madde atomların bir araya gelerek oluşturduğu yapıdır. Atomlar tek başlarına düzensiz ve kararsız halde bulunsalar da uygun şartlar altında bir araya geldiklerinde anlamlı bir bütün oluştururlar. Uygun şartlar sağlandığında düzenli ve anlamlı bir yapıya kavuşan atomlar, şartlar bozulduğunda ve tek başlarına olduklarında sayıları aynı olsa bile anlamlı bir bütün değil bir yığın haline gelirler.
Yaşayan bir organizma olan toplum da aynı madde gibidir. Toplumu oluşturan atomlar yani bireyler birlikte nefes alıp verirler. Toplumun bir parçası olduğunun bilincinde olan birey, toplumu etkileyen her şeyin kendisini de etkilediğini bilir. Peki, onu oluşturan bireyler atomize edilip birbirine karşı cephe aldırıldıktan sonra toplum ne hale gelir? Cephelere bölünen insanların, kendisine karşı taraf olarak gösterilen insanları anlaması, onların dost olduğunu görmesi zorlaşır. Oluşturulan cephelerin önüne çekilen duvarlar, çıkarları aynı olan emekçilerin birbirini duyamaz hale gelmesine ve kulaklarına sürekli fısıldanan kışkırtıcı, düşmanlaştırıcı söylemlere kapılmasına neden olur. Sen Kürt’sün, öteki Sünni ya da Alevi, beriki başörtülü… Sonra bitmek bilmeyen yapay tartışmalar… Emekçi kitlelere zarar vermekten başka anlamı olmayan bu tartışmalarla da toplumun esas sorunları gizlenir. İşsizlik, yoksulluk, geleceksizlik, şiddet, barınma sorunu, göçler, savaşlar…
Emekçilerin yaşadığı sorunlar, bir parçası oldukları toplumsal sınıfa ait sorunlardır, yani bireysel değil sınıfsaldır. İşçi sınıfı bu sorunları yaşamın her alanında birlikte ve aynı derecede yaşıyor. Egemenler ise esas sorunlar gündem olmasın diye yapay ayrımlar yaratıyor. Böylece ortaya birbirine karşı tahammülü olmayan, birbirini dinlemeyen, yapay sorunlar temelinde ayrışan insanlar çıkıyor. Türkiye’de son zamanlarda gittikçe dozu artan kışkırtıcı, düşmanlaştırıcı ve kutuplaştırıcı iktidar dilinin amacı budur.
Bu bir tuzaktır. Çünkü emekçiler bunlarla meşgul olurken temel sorunlar kangrenleşerek devam ediyor. Toplumun yüzde %99’unu oluşturan emekçiler ancak örgütlü olur ve dayanışmalarını güçlendirirlerse atomize edilemez ve ancak o zaman sorunlarını çözme iradesini ortaya koyabilirler.