
Polisin 15 yaşındaki bir öğrenciyi kurşunlayarak katletmesinin ardından gençliğin isyanıyla ayağa kalkan Yunanistan’da, işçiler, hükümetin tüm engelleme çabalarına ve tehditlerine rağmen kitlesel bir genel grev gerçekleştirdiler. Hükümetin saldırı politikalarını ve krizin faturasının kendilerini yıkılmasını protesto eden yüzbinlerce işçi, 24 saat boyunca eğitimi, banka hizmetlerini durdurdu, pek çok işyeri kapandı, uçak seferleri iptal oldu, metro, tren ve otobüsler çalışmadı, gazeteler basılmadı.
Hükümet, ücretlerinin ve emekli aylıklarının yükseltilmesini, sosyal haklarına yapılan saldırıların durdurulmasını, krizin faturasının kendilerine yıkılmamasını isteyen işçilerin öfkesinin, polis vahşetine duyulan öfkeyle birleşmemesi için elinden geleni yaptı. Sendikalara baskı uygulayarak grevi engellemeyi başaramadı, ancak sendikaların tutumu aracılığıyla yüzbinlerin kitlesel sokak gösterileriyle tepkilerini dile getirmelerinin önüne geçmeyi başardı. Buna rağmen Atina’da 40 bine yakın işçi ve öğrenci sokağa döküldü. Uzlaşmacı sendika yönetimleri, tabanın basıncı nedeniyle grevi iptal edemeseler de eylemin daha kitlesel mitinglerle taçlanmasını engellediler.
Ekonomik kriz derinleştikçe, Yunanistan’dakine benzer patlamalar her yerde yaşanmaya başlayacak ve sermaye sahipleri ve onların devletleri bu öfke patlamalarının önüne geçemeyecekler. Ayağa kalkmaya hazır olan kitlelerin haklı öfkesinin işçi sınıfının siyasal iktidarı ele geçirmesiyle sonuçlanması ise, dünyanın her yerinde, işçilerin örgütlü güçlerine ve mücadelenin bu hedefe kanalize edilmesine bağlı.