Değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu öğrendiğim yer işçilerin okulu UİD-DER. Çünkü ben Gebze’de yaşayan, iki evladı olan, eşi fabrikada işçi olarak çalışan bir ev hanımıyım. Gündelik hayatım ev işleri, çocuk bakımı gibi sıradan işlerle gelir geçerdi. Ta ki UİD-DER Kadın Komitesindeki arkadaşlarla tanışana kadar... Bir araya gelip işçi sınıfının kadınlarının sorunlarını tartışmamız bana çok şey kattı. Çünkü işçi sınıfının bir parçası olduğumu öğrendim.
Biz kadınların toplumdaki yerini hepimiz çok iyi biliyoruz. Baskılanan, susturulan, ezilen hep biz kadınlar oluyoruz. Ben de birçok kız çocuğu gibi baskıcı örf ve adetleri olan bir ailede yetiştim. Çok erken yaşlarda da evlendim. İlk günlerde hayatım sıradandı. Ama benim şansımın eşim olduğunu söylemem çok doğru olur. Çünkü eşim ülke sorunlarına duyarlı, işçi mücadelesine gönül vermiş bir insandır. O, işçilerin okulu UİD-DER’in etkinliklerine gidip gelmeye başladıktan sonra, beni de UİD-DER’le tanıştırdı. İyi ki de tanıştırmış. İlk katıldığım etkinlik, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliğiydi. Ben o gün öğrendim 129 yiğit kadın emekçinin fabrikada yanarak can verdiğini. Dokuma işçisi kadınların yıllar önce kötü çalışma koşullarına karşı büyük bir mücadele verdiğini. O zaman dedim ki kendi kendime, ben de ayağa kalkmalı ve öğrenmeliyim.
Çok şey öğrendim ve öğrenmeye devam ediyorum. Resimler yapıyorum, yazılar yazıyorum. Kadınların, işçilerin yaşadığı sorunlar, ülkenin durumu artık çok daha fazla dikkatimi çekiyor. Ekonomik krizin mutfağımızda nasıl büyük bir yangına yol açtığını görüyorum, yaşıyorum. İktidarın uyguladığı ekonomik politikalar sorunlarımızı gün geçtikçe içinden çıkılmaz bir hale sokuyor. Evet, ben sadece bir ev hanımıyken, yani ev işleri, yemek ve çocuk bakımıyla uğraşan bir kadınken, yaşadıklarımıza duyarsız ve kayıtsız kalmıyorum artık... Çünkü neden bunları yaşadığımızı soruyorum, sorguluyorum artık. En önemlisi de insan olmayı öğrendim UİD-DER’de. Orada öğrendiğim bir şey daha var, hiç birimiz yalnız değiliz! Ne güzel bir şey yalnız olmamak... Biz yüzde doksan dokuzuz, asalaklardan çoğuz. İnsan bunları öğrendikçe, kendini daha güçlü hissediyor. Üstelik ben bu dönüşümü eşimle, ailemle birlikte yaşıyorum. Derneğin kapısından girdiği anda insan karamsarlıktan çıkıp mutluluğa adım atıyor. Köklendiğini, dallarında çiçekler açtığını hissediyor. Değiştikçe değişiyor ve söylemeliyim ki bu çok güzel bir duygu. İnsan olmayı öğrenmek, işte tam da böyle bir şey! Güzel günleri görmek özlemiyle hepimizin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüzü kutluyorum.