Önceleri bana kendini anlat deselerdi, sadece bir anne ve eş olduğumu söylerdim. Ama UİD-DER’le tanıştıktan sonra emekçi bir kadın olduğumu fark ettim. Eskiden eşim fabrikada, sendikada verdikleri mücadeleyi anlattığında, kendisinin rahatlaması için sadece onu dinlerdim. Ama artık eşimin işyerinde verdiği mücadeleyi tek başına değil bizimle birlikte vermesi gerektiğini anladım. En önemlisi de artık sadece dinlemiyorum, onu anlıyorum. Etkinliklerde, çalışmalarda öğrendiklerim, İşçi Dayanışması gazetesinde okuduklarım sayesinde oldu bunlar. Öğrendiklerimi çevremdeki insanlara da anlatıyorum. Bazen de yazıyorum sizlere. Şimdi hem eşimle hem de benim gibi birçok kadınla birlikte ben de daha adaletli ve güzel bir dünya için mücadele ediyorum.
Çok güzel dostluklar kazandım UİD-DER’de. Pandemi dönemi herkes eve kapanırken, biz UİD-DER’li emekçi kadınlar daha çok bir araya geldik. Eskiden etkinliklerde kalabalıktan çekinir, sohbet ederken yanlış bir şey söylemeye korkardık. Ama şimdi sık sık görüşüyoruz, sohbet ediyoruz, korkularımızı yeniyoruz. Hepimizin evleri, işyerleri farklı ama yaşamı, sorunları, mücadelesi aynı. UİD-DER, işçilerin derneği diye düşünürdüm önceden. İşçi olmadığım için UİD-DER’e katılabilir miyim ki diye düşünürdüm. Ama emekçi bir kadın olduğumu fark ettikten sonra, UİD-DER’in bizim olduğunu öğrendim. Ben de UİD-DER’e üye oldum ve mücadeleye katıldım. Birlik olmayı, eşitliği, dayanışmayı öğrendim. UİD-DER benim için çocuklarımın geleceği demek. İşçiler, emekçi kadınlar olarak sömürüye hep birlikte dur diyebiliriz, artık biliyorum. Eşitlik için hep birlikte el ele olduğumuzu göstermeliyiz. Bir anne, bir eş, bir kadın olarak hep birlikte el ele olmak için bütün emekçi kadınlara sesleniyorum: Haydi siz de UİD-DER’e gelin!