Savaşlarda yaşanan ölümler ve yıkımlar, göç yollarında yaşanan trajediler, kriz nedeniyle işinden olan milyonlar ve geleceği karartılan genç nesiller… Bu durumun sorumlusu dünya kapitalist sınıfıdır ve kapitalizm yıkılmadıkça kötülükler, felaketler gerçekten de son bulmayacak.
Kapitalistler hangi ulustan olursa olsunlar, Fransız, Türk, Alman, Rus, Amerikan fark etmez, yaşadığımız dünyaya felaketler yaşatırlar. Bu kötülüklerine rağmen ayakta kalmayı başarmalarının temelinde işçi ve emekçileri ırk, din, dil, kültür temelinde sahte ayrımlarla bölüp parçalayarak, birbirine düşman ederek, dayanışma duygusunu yok ederek zayıf düşürmeleri vardır. Yani aslında işçi sınıfı olarak derdimiz de dermanımız da bellidir. Tarih işçi sınıfını kapitalizme karşı uluslararası mücadelenin bayrağı altında birleşmeye çağırmaktadır ve eğer bunu başarabilirsek gelecek karanlık olmayacaktır.
Geçmişten bugüne insanlığın ezilenleri, sömürülenleri birlik ve dayanışma içinde hareket ettikçe kazanımlar elde ettiler. Zalim firavunlara, krallara, padişahlara, imparatorlara, çarlara karşı mücadele ve dayanışma ile karşı koydular. Zulme karşı mücadele edenler insanlığın umudunu sahiplendiler, geçmişten günümüze taşıdılar. İşçi sınıfı geçmişin bu kutsal mirasını devraldı, büyüttü ve günümüze taşıdı. Mesela kadın ve erkek işçilerin tüm dünyada sahiplendiği 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü işçilerin daha kısa işgünü için mücadelesi ve dayanışması sayesinde doğdu ve bugüne geldi. Tekstil işçileriyle başlayan mücadele, işçi örgütlerinin çabasıyla büyüyerek dünyanın tüm emekçi kadınlarının eşitlik ve özgürlük için mücadelesinin sembolü haline geldi.
Kutlamaya hazırlandığımız İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs da işçi sınıfının uluslararası mücadelesinin içinden doğdu ve dayanışma ruhunun sembolü oldu. İş saatlerini kısaltma mücadelesinden doğan ve bu mücadelenin sembolü olan 1 Mayıs yıllar içinde köklenip güçlendi, daha büyük anlamlar kazandı. İşçi sınıfının ve tüm ezilenlerin kürsüsü haline geldi. Yani geçmişte verilen mücadeleler bugünü şekillendirdi, tarihi ileriye taşıdı. İşte bugün verilen mücadeleler de yaşanan yenilgi ve zaferler de aslında geleceği şekillendiriyor. Bizler her olaya bu bilinçle ve sorumluluk duygusuyla yaklaşmalıyız.
Yakın zamanda Türkiye’de onlarca sektörde yüzlerce işçi eylemi gerçekleşti. Fakat Türkiye işçi sınıfının uzun yıllardır örgütsüz ve dağınık olması bu mücadelelerin ve kazanımlarının daha da büyümesine engel oldu. İşçiler olarak örgütlülüğümüzü, dayanışmamızı, birliğimizi güçlendirmenin ne denli gerekli olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Öte yandan Ukrayna’da emperyalist savaşın bir başka halkası patlak verdi. Bu örnek de işçi sınıfının dünya çapında örgütsüz ve dağınık olmasının bedelinin ne kadar ağır olduğunu gösterdi. Rusya’da devrim yaparak, Almanya’da, İspanya’da, Fransa’da, İngiltere’de grevler yaparak, cepheye gitmeyi, kan dökmeyi reddederek 1. Dünya Savaşını durduran işçi sınıfı, örgütlü olsaydı bugün de aynı şeyi yapabilirdi.
İşte dünya işçi sınıfının ortak mücadele günü ve bayramı olan 1 Mayıs’ın ruhuna ve anlamına sahip çıkmak, örgütlenmek, her dilde taleplerimizi haykırmak, “Sömürüye Hayır!”, “Emperyalist Savaşa Hayır” sloganlarını yükseltmek bu nedenle büyük önem taşıyor. Kapitalist sınıfın oyunlarına gelirsek bugünümüzü de geleceğimizi de karanlıklara teslim etmiş oluruz. Dünyanın tüm işçilerini kardeşimiz olarak görüp onlarla el ele verirsek geleceği biz şekillendiririz.