Peru’da artan akaryakıt ve gübre fiyatlarına ve yüksek enflasyona karşı emekçiler meydanlarda! Mart ayının sonunda işçilerin, çiftçilerin ve öğrencilerin hayat pahalılığına karşı başlattığı protestolar büyüyerek devam ediyor. Öfkesi taşan emekçiler başkent Lima başta olmak üzere birçok kentte meydanları dolduruyor. Son olarak 7 Nisanda Peru Genel İşçi Konfederasyonu CGTP’nin ve Eğitim İşçileri Sendikası SUTEP’in çağrısıyla işçiler ve emekçiler asgari ücrette artış talebiyle sokaklara çıktı.
Ukrayna’daki savaşın ardından Rusya’ya yönelik yaptırımlar nedeniyle tedarik zinciri küresel çapta etkilenirken, savaş dünyanın pek çok ülkesini derinden etkiliyor. Savaştan önce de hayat pahalılığının tırmanışa geçtiği Peru’da savaşın ardından akaryakıt ve gübre fiyatları katlanarak arttı, ekonomik kriz büyüdü, emekçilerin yaşamı derinden etkilendi. Peru’nun yoksul ve kırsal bölgelerinde ve işçilerin yoğun olduğu sanayi merkezlerinde artan hayat pahalılığına karşı tepki ve öfke sokaklara yansıdı, binlerce emekçi meydanlara çıkarak taleplerini haykırdı. Hükümet, giderek genişleyen protestoları bastırmak için başkent Lima’da sokağa çıkma yasağı ilan etti. Ancak yasaklara ve polisin şiddetli saldırısına rağmen emekçiler meydanlara döküldü. Emekçilerin büyüyen öfkesi karşısında hükümet ertesi gün sokağa çıkma yasağını kaldırmak zorunda kaldı.
Geçtiğimiz yıl gerçekleşen Peru seçimlerinde eski sendikacı ve öğretmen Pedro Castillo, yoksul kesimlerin desteğini alarak devlet başkanı seçilmişti. Peru’nun yoksul bölgelerinde yaşayan ve köklü bir değişim arzusu içinde olan emekçiler, eski diktatör Fujimori’nin kızı aşırı sağcı Keiko Fujimori’ye karşı Castillo’yu başkanlığa taşıyarak değişimden yana oy kullanmışlardı. Ancak parlamentodaki çoğunluğun aşırı sağ muhalefette olduğu ve siyasi istikrarsızlığın hüküm sürdüğü Peru’da iki kez azledilme girişimiyle karşı karşıya kalan Castillo, seçim programında yer alan vaatleri yerine getirmediği gibi Peru’nun kapitalist egemenlerinin basıncı altında ve kapitalist sistemin sınırları içinde iktidarını sürdürmeye çalışıyor. Castillo’nun düzen sınırlarını aşmayan çizgisi, sermaye sınıfı ve onun siyasi temsilcileriyle uzlaşma hamleleri de egemenler açısından onu “makbul başkan” yapmaya yetmiyor. Sağ partiler, gösterilerle birlikte patlayan siyasi krizi Castillo’ya karşı kullanmaya çalışıyorlar.
Toplumsal çelişkilerin dayanılmaz boyutlara geldiği Peru’da büyüyen sorun ve çelişkiler karşısında işçi ve emekçiler yeniden meydanlara çıkıyor. Latin Amerika işçi sınıfının deneyimleri ve Peru’nun son seçimleri gösteriyor ki köklü değişim, ancak Peru ve dünya işçi sınıfı örgütlü mücadelesini büyüttüğünde ve kapitalist sistemin sınırlarını aştığında gerçekleşecek.