Ben çocukları çok severim. Hele tombiş yanaklı çocuklara bayılırım, bir de güldüler mi, yanaklarında gamzeleri atçı mı, işte o zaman yüreğim içimde küçük bir ceylan gibi zıplar sevinçle. Laf aramızda yaramaz, söz dinlemez, ağlayan çocukları sevmem. Çocuklar gülmeli, gülücükler yanaklarında usulca açmalı, seninki gibi yeni çıkan dişleri ışıldamalı dudaklarının arasında. Ama sana kızamıyorum küçüğüm. “Neden ağlıyorsun, sus ağlama” diyemiyorum. Çünkü sesini duyamıyorum, o kulakları çınlatan çığlıklarını duyamıyorum küçüğüm. Hayır, yalan söyledim küçüğüm, kulağımı çınlatan çığlıklarını duyuyorum. Sizde duyuyor musunuz?
Nasıl da ağlıyor, korkmuş, üşümüş, canı yanmış. Sarılmak, içime bastırmak, acılarını dindirmek istiyorum küçüğüm, ama çok uzaksın bana. Dokunamam sana, gözlerindeki yaşı silemem. Küçüğüm şimdi neden ağlayan çocuklara kızdığımı düşündüm. Kızmamız da yoksulluğumuzdan değil mi? Onların ne suçu var ki? Bir çocuk neden ağlar? Ya senin gibi korkudan ağlar, ya şeker ister, ya oyuncak ya da bisiklet ister. Biz büyükler alamayınca da ağlarlar. Alamayız, çünkü aldığımız ücret boğazımıza ancak yeter. Sonra da çocuklara kızarız; “ağlama” diye. Ama sebeplere kızmayız. “Neden alamıyoruz?” diye kendimize hiç sormayız. Sadece çocuklara kızarız. Küçüğüm, zaten kızmam da çocukların ağlamasını istemediğimden. Çocuklar gülmeli, kahkahaları kulakları çınlatmalı, neşeleri çiçeklerin canlılığını taşımalı. Seninki gibi küçücük dişleri dudaklarının arasında ışıldamalı, gözleri umutla mutlulukla bakmalı.
Küçüğüm, bu yüzdendir ağlayan çocuklara kızmam. Çocukların ağlayışından nefret edişim de bundandır. Küçüğüm, sana söz veriyorum: bir daha çocuklara kızmayacağım. Sadece kendime kızacağım. Her çocuk ağladığında kendime şunu soracağım: çocuklar ağlamasın diye bugün ne yaptım. Çünkü biliyorum küçüğüm, sizlerin ağlamadığı bir dünya biz işçilerin ellerinde. Bu kapitalist sistemi yıkmadığımız, yerine yeni bir dünya kurmadığımız sürece çocuklar ağlamaya, savaşlarda ölmeye, sellerde kaybolmaya devam edecek.
Dostlarım, işçi kardeşlerim, açlığın, sefaletin, yoksulluğun, acıların, gözyaşlarının olmadığı, çocukların ağlamadığı bir dünya bizlerin ellerinde. Bizler bu sömürü sistemine dur demediğimiz sürece tüm bunları yaşamaya devam edeceğiz. Çocuklar ağlamamalı, gülmeli. Çünkü onlar yarınlarımız, umudumuzun çiçekleri.