
136 yıl önce işçi sınıfının yaktığı meşalenin bugün emekçi bir kadın olarak taşıyıcılarından biri olmaktan çok mutlu ve onurluyum. Mücadele örgütümüz UİD-DER’e bizleri bilinçlendirdiği için, mücadele etmenin yollarını gösterdiği için çok teşekkür ediyorum. Bu sene 1 Mayıs’ı iki yıl aradan sonra alanlarda kutlamanın haklı gururunu yaşadık. Ekonomik olarak nefessiz bırakıldık, tek adam rejimi özgürlük diye bir şey bırakmadı. Bir kişi ne derse ülkede o uygulanır durumda. Bizler de böyle bir durumda 1 Mayıs’a hazırlandık ve katıldık. Tabii ki emekçi kadınlar olarak taleplerimiz vardı; savaşların olmadığı, çocukların aç yatmadığı, insanların düşüncelerini rahatça dile getirdiği, doğanın talan edilmediği bir dünya özlemiyle UİD-DER kortejinde yerimizi aldık. Kortejimiz her sene olduğu gibi bu sene de rengârenkti, yediden yetmişe herkes oradaydı.
Bizim bir sloganımız var: “UİD-DER yürüyor mücadele büyüyor” diye. Kortejimize bakan birisi ne kadar haklı ve doğru bir slogan olduğunu hemen anlayabiliyor. İçimizde geçmişin işçi kuşaklarından insanlar da vardı, bugünün çocukları da. Kortejde yürürken etraftaki insanların bize hayran hayran bakmalarına, “ne kadar disiplinli ve düzenli yürüyorlar” diye kendi aralarında konuşmalarına tanık oldum. Bu bana ayrı bir gurur ve huzur verdi. Tam da işçilerin olması gereken şekilde yürüyorduk. Bizler karıncalar gibi çalışkan ve disiplinli bir sınıfın, işçi sınıfının evlatlarıyız. Kendimizle gurur duydum, tabii ki güzel ve coşkulu 1 Mayıs nasıl yaşanır, neler yapılır, bizlere UİD-DER gösterdi.
Emekçi Kadınlar Mücadelede En Öne!
Yaşasın 1 Mayıs!