
Bu benim ilk 1 Mayıs’ımdı. Nasıl olacağı hakkında kafamda az çok bir şeyler oluşmuştu tabi. Kendi kortejimizi simgeleyen önlüklerimizi giydik, şapkalarımızı taktık ve haydi 1 Mayıs’a dedik. Alana erken gitmiştik ve oradaki diğer dostlarımızla konuşma fırsatımız oldu. Herkes o kadar sıcak, o kadar içten ki kendini o alanda yabancı hissetmiyorsun. Birlikte kendi müziklerimizi hep bir ağızdan söyledik, halaylar çektik, güldük, coşkulandık, hasret giderdik, taleplerimizi dile getirdik, güçlü hissettik. O sırada diğer dostlarımız da yavaş yavaş bizlere katılmaya başladı. Onları sloganlarımızla, şarkılarımızla karşıladık.
Tüm kortejler yerini aldı. Yürüyüş zamanıydı şimdi. Biz UİD-DER idik. Bizim kortejimizin bir disiplini vardı. Herkesin arasında ufak mesafeler olacak şekilde beşerli sıralar halinde dizilerek oluşturmuştuk kortejimizi. Benim aklımda böyle bir düzen olacağı hiç yoktu. Çok şaşırmıştım. Böyle düzenli ve sistemli bir şekilde yürüyeceğimizi bilmiyordum ama bu çok güzel bir görüntü sağlıyordu. Yürümeye başladık, aynı anda slogan atmaya da başladık. Çok güzel bir andı. Tüm işçi ve emekçiler toplanıp tek ses, tek yürek olmuştu adeta. Dünyadaki haksızlıklara, savaşlara, açlığa, yoksulluğa, sömürüye ve daha birçok soruna “HAYIR!” dedik hep birlikte. Birleşik ve kitlesel bir şekilde tüm sorunlara karşı çıktık, taleplerimizi haykırdık.
Örgütlüysek güçlüyüz, örgütlüysek umutluyuz. Bu sistem bizden hayallerimizi, geleceğimizi, umutlarımızı çalıyor. Kaderimize razı olmamız isteniyor. Ama onların istediğini yapmayacağız! Örgütlenip mücadele edeceğiz! Çünkü biz bir olunca güzeliz, bir olunca güçlüyüz. Biz beraberken güçlüyüz. HAKLIYIZ, KAZANACAĞIZ!