
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Mayıs 2022 açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasını yayınladı. Türk-İş verilerine göre dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 19 bin 602 liraya çıkarken, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 6 bin 17 liraya, yani mevcut asgari ücretin 1764 lira üzerine çıktı. Türk-İş’e göre bekâr bir işçinin aylık yaşama maliyeti ise 7 bin 836 liraya ulaştı.
Mutfak enflasyonundaki artışı aylık yüzde 13 olarak açıklayan Türk-İş, son on iki aylık artışın yüzde 107 olduğunu belirtti. Türk-İş’in piyasadan derlenen fiyatlar üzerinden oluşturduğu verilere göre süt ve süt ürünleri aylık bazda yüzde 10 ve üzeri zamlandı, son bir ayda yüzde 25 fiyat artışı yaşayan tereyağı ise bu ay yine zam rekoru kırdı. Et ürünlerinde yüzde 30’lar düzeyinde artışlar yaşanırken, tavuğun kg fiyatı 40 lirayı geçti. Ankara’da 200 gr ekmeğin 3 liradan satılmaya başlandığı, makarnadan pirince kadar çeşitli ürünlere ise ülke genelinde aylık bazda yüzde 10’un üzerinde zam geldiği kaydedildi. Sebze ve meyvelerdeki fiyat artışlarının sürdüğünü kaydeden Türk-İş, ortalama sebze kg fiyatının 12,25 lira, ortalama meyve kg fiyatının 18,3 lira olduğunu belirtti. Siyah çayın ortalama kg fiyatında yüzde 50’lik bir artış yaşandığı ifade edilirken, bazı marketlerde kiloluk çaylara ve görece uygun fiyatlı kooperatif salçalarına alım sınırlaması getirildiği aktarıldı.
Burada duralım ve İşçi Dayanışması gazetemizin 169. Sayısının başyazısındaki [1] vurguları hatırlayalım: “Yüksek enflasyon, sermaye lehine uygulanan bir yoksullaştırma politikasıdır. Enflasyonla birlikte üretim sürecinde gerekli olan maddelerin maliyetlerinin arttığı doğrudur ama ürün fiyatları da aynı oranda artıyor. Fakat işçi ücretleri aynı oranda artmıyor ve böylece ürünler zamlanıp enflasyon patlarken reel işçi ücretleri düşüyor. Örneğin yüzde 140 düzeyine çıkan gerçek enflasyon, asgari ücret dâhil tüm ücretlerdeki artışı silip süpürmüştür. Bu yüzden emek (işgücü) maliyetleri ucuzluyor ve sermaye sınıfının işçilerin sırtından elde ettiği kâr miktarı yükseliyor.”
Siyasi iktidarın uyguladığı sermaye politikaları nedeniyle emekçilerin yaşadığı yoksullaşma dalgası büyüyerek devam ediyor. TÜİK’in yüzde 70’lik uydurma enflasyon oranıyla bile Türkiye, dünyada en yüksek enflasyon sıralamasında Afrika ülkeleriyle birlikte tepeye güreşmektedir. Gerçek enflasyon ise yüzde 150’leri aşmıştır. Gelinen noktada reel işçi ücretleri enflasyona ezdirilmiş ve işçi sınıfının cebine giren paradan çalınmıştır. Açlık sınırının her geçen gün asgari ücrete fark attığı bir zamanda, işçi sınıfının kendi sınıf örgütlerinde birleşmekten ve ortak talepleriyle harekete geçmekten başka şansı yoktur.