
25 Haziranda Afrika’nın Sahra altı bölgesinden gelen yaklaşık 2000 göçmen Kuzey Afrika’daki İspanya toprağı olan Melilla kentine girmeye çalışırken Fas sınır güvenliğinin müdahalesiyle izdiham yaşandı. En az 37 göçmen can verdi, yüzlerce göçmense yaralandı.
Zorlu göç yollarına düşerek Sahra altından Fas’a ulaşan, sınır boyunca yükseltilen duvarlar ve tel örgülerle karşılaşan, yaşamlarına devam edebilmek için bir çıkış arayan göçmenler, bir kez daha baskı ve zulümle karşılandılar. Melilla Valiliği 24 Haziranda yaklaşık 1500 göçmenin sınırın Fas tarafında toplandığını, bu göçmenlerin bir bölümünün sabah saatlerinde kontrol noktasındaki kapıyı kırdığını duyurmuştu. Göçmenler 25 Haziranda bir kez daha yüksek tel örgüleri aşmayı denediler. Polisin sınırdan geçişleri engellemeye çalışması insanların tel örgülerden düşerek, ezilerek ölmesine neden oldu.
Sınır polisi yüzlerce insanı yüzüstü yere yatırarak, ters kelepçe takarak, coplayarak dünyanın gözü önünde işkence uyguladı. Ancak İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Brüksel’de düzenlediği basın toplantısında hem Faslı yetkililere hem de İspanya ve Fas polisine teşekkür etti. Olayların “insan kaçakçılığı mafyası tarafından düzenlenen, iyi organize edilmiş şiddetli bir saldırı” olduğunu ileri sürdü.
Melilla ve Ceuta İspanya’nın Kuzey Afrika’da bulunan ve özerk il statüsünde olan iki bölgesi. Son 10 yıldır sahra altı Afrika’dan insan akınının arttığı bu iki bölgede bulunan göç merkezlerinde binlerce kişi hapis durumda. Dahası Fas’ın Melilla ve Ceuta’ya yakın bölgelerindeki ormanlarda, tepelerde yıllarca yaşayan göçmenler var. Göçmenler Avrupa’ya geçmek ve yeni bir yaşam kurmak uğruna büyük zorluklara katlanıyorlar. Çünkü geldikleri ülkelerde işsizlik, çatışmalar, savaşlar, baskılar var. İspanya ile Fas arasında gerilimler ya da anlaşmalar göçmenlerin durumunu doğrudan etkiliyor. Tıpkı başka bölgelerdeki göç yolları gibi bu göç yoluna düşen insanların kaderi de kapitalist egemenler tarafından belirleniyor.
Türkiye’de medya ve sosyal medyada İspanya’nın sınırlarını korumasının meşru olduğunu ileri sürerek bu katliamı haklı gören yaklaşımlar görmek mümkün. Oysa Melilla’da yaşananlar bu zihniyetin ne denli gerici, sınırların ne denli yapay ve insanlık dışı olduğunun kanıtıdır. Dünyanın pek çok bölgesini cehenneme çevirip insanlara o cehennemde kalmalarını öğütleyen kapitalistlerdir. Göçmenlerse düşman veya tehdit değil içine itildikleri bu zulüm kuyusundan kurtulmak isteyen, bu zulme tepki veren sıradan insanlardır. Göç sorunu kurşunlarla, tel örgülerle, bariyerlerle çözülemez. Emperyalist savaşları, ekolojik krizleri, işsizliği, yoksulluğu yaratan kapitalizme karşı mücadele etmeden göçmen düşmanlığı yapmak sorunun çözümüne değil derinleşmesine katkı koyar.