
Bundan iki yıl önce İşçi Dayanışması’nda yayınlanan bir mektupta [1] şöyle bir hikâye anlatılıyordu. “Vakti zamanında mahallelerde, köylerde, kasabalarda, semt merkezlerinde halkı eğlendirmek için sirk gösterileri düzenlenirmiş. Bu sirkler o kadar etkili olurmuş ki, ülkeyi yönetenler halkı oyalamak için bu sirklerin kurulmasını özel olarak teşvik ederlermiş. Bu gösterilerde birçok akrobatik hareket, sihirbazlık, soytarılık ve cambazlık yapılırmış. Ahali gösterileri merakla izler, kendinden geçmiş bir şekilde eğlenirmiş. Hal böyleyken hırsızlar boş durur mu? Hırsızlar, ahalinin dikkati dağılmasın diye ‘cambaza bak cambaza’ diye feveran edermiş. ‘Aha düştü, aha ayağı kayacak’ diyerek ödü kopan insanlar, ecel terleri dökermiş. Dikkatlerini cambaza veren ahalinin cebinde ne var ne yok birer birer kaybolurmuş. Paralarının çalındığını ancak gösteri bitip evlerine yollanınca anlayan ahali için iş işten çoktan geçermiş.”
Bu hikâyeyi tekrar anlatmak istedim çünkü ülkeyi yönetenlerin bize yaptığı aynen budur. Ahali “elektrik, doğalgaz, su faturalarını ödeyemiyoruz” diyor. İktidardakiler “gaz bulduk”, “petrol bulduk”, “diğer ülkeler Türkiye’nin kapısına geliyor” diyor. Gençler “cebimizde dışarı çıkacak para yok” diyor, iktidardakiler “uzaya insan göndereceğiz” diyor. Emekçiler “dayanacak gücümüz kalmadı” diyor, onlar “2023’ü bekleyin”, “bizi desteklemeye devam edin” diyor. Tüm bunlar “cambaza bak cambaza” taktiğinin örnekleri değilse nedir?
Geçtiğimiz günlerde bu taktiğe şahane örneklerden biri Elazığ’dan verildi. Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi yıllardır bu bölgede de çeşitli madenler çıkartılıyor, işleniyor. Devletin veya özel sektörün çıkartıp işlediği bu madenlerden şirketler büyük kâr sağlıyor. Yöre halkının payına ise bugüne kadar düşük ücretler, meslek hastalıkları ve çevre tahribatından başka bir şey düşmedi. Bölgede maden keşfedildiğini haber yapan medya ise sanki maden bulunmasından biz yararlanacakmışız gibi ahaliyi oyalamaya, sahte umutlar pompalamaya çalışıyor. AKİT gazetesinin müjdesine göre Maden Tetkik ve Arama Kurumu yaptığı incelemeler sonucunda Elazığ’da Türkiye tarihinin en büyük rezervini buldu. Bu rezervde altın, bakır, çinko, kobalt, ne ararsan varmış! Mübarek kokteyl maden! Ne ararsan var! Bu nasıl oluyor, onca maden aynı yerde bir arada nasıl bulunuyor? Maden şirketlerinin cirit attığı bölgede nasıl olmuşta bu dev rezerv şimdiye kadar bulunmamış? Üstelik bu Yıl Mart ayında da Mayıs ayında da aynı içerikte haberler yapılmış. Tek ayaküstünde kırk yalan söyleyen uzmanlar gibi yandaş gazeteler de bir sütunda kırk yalan sıralayıveriyor.
Hani dış mihraklar madenlerimizi işlememize izin vermiyordu? Gerçekten öyleyse bu sevinç niye? Ha bir de şu var: Bölgede ihaleyi alan iki yandaş şirket her türlü usulsüzlüğü yaparak adeta madene çökmüş. Elazığ Mermerciler ve Madencileri Derneği bu duruma itiraz etmiş. Yani rezerv büyük müdür küçük müdür bilinmez ama bu işten kârlı çıkanlar belli. Lafı uzatmaya gerek yok. Onlar cambaza bak cambaza diyorlar, biz gerçeklere bakmalıyız. Bu yalanlara kanmamak için mücadele örgütlerimizde birleşmeli ve işçi sınıfının basınını takip etmeliyiz!