Öyle bir zamandan geçiyoruz ki kötü haberler almadığımız, kaygı duymadığımız, hayrete düşmediğimiz gün olmuyor. İnsan aklının almayacağı, yüreğinin kaldırmayacağı olaylara şahit oluyoruz. Bombaların tarumar ettiği şehirlerden anasız babasız kaçan çocuklar, göç yollarında denizlerde, nehirlerde birbirine sarılıp ölen aileler, açlıktan, susuzluktan bir deri bir kemik kalmış bebekler... İş bulamadığı için çocuğuna yetemediğini düşünüp intihar eden babalar, umutsuzluk çukurunda hayalleri tarumar olan gençler…
Türkiye’de zaten zor olan yaşam biz emekçiler, işçiler için artık neredeyse çekilmez oldu. Sadece çalışmak için yaşar olduk. Gece gündüz çalışıyoruz ve ancak temel ihtiyaçlarımızı zar zor karşılıyoruz. Yoksulluğa itiraz ettiğimizde, ürettiğimizden daha fazla pay almak istediğimizde, sendikalı olduğumuzda patronun yanında kolluk güçleriyle, yargısıyla devlet çıkıyor karşımıza. Demokratik hak ve özgürlüklerimizi talep ettiğimizde, barış olsun dediğimizde, yağma ve talana karşı durduğumuzda kelepçeyle tehdit ediliyoruz. Toplumda bir öfke ve hoşnutsuzluk birikiyor ama bu öfke örgütlenemediği için hem başka kanallara yönlendiriliyor hem de umutsuzluk yaratıyor. İşçi Dayanışması’nın 170. sayısının başyazısında denildiği gibi; “Katmerlenen toplumsal sorunlar, yarının belirsiz olması, iktidarın zorbalığı ve muhalefetin dermansızlığı emekçileri bir çıkmaza sürüklüyor. Aslında çıkışsızlık duygusunu yaratan şey, işçilerin kendi sınıf örgütlerinde birleşerek bağımsız bir güç olarak siyaset sahnesine çıkamamasıdır. Eğer işçi sınıfı kendi sınıf örgütlerinde örgütlü olsaydı bambaşka koşullar oluşurdu; emekçiler kahredici işsizlik ve yoksullaşma dalgası altında ezilmez, depresif ruh hali toplumun üzerine çökmezdi.”
Adeta bir girdabın içinde gibiyiz. Ve bu girdap her geçen gün genişleyerek tüm toplumu dibe doğru çekiyor.Denizlerde oluşan girdaplardan sadece o girdabın gücünden daha büyük bir güce sahip olan büyük gemiler kurtulabilir. Tek başına olan küçük teknelerin ise hiç şansı yoktur. Girdaba kapılmadan sağ kalmanın tek yolu güçlü birlikler oluşturmaktır. Kapitalizmin girdabına ancak her alanda örgütlenerek; birlik, mücadele ve dayanışma ile karşı durabiliriz.