
Eskişehir’de faaliyet gösteren Atışkan Yapı ve Endüstriyel Alçı Ürünleri fabrikasında, Türk-İş’e bağlı Kristal-İş Sendikasında örgütlü işçiler, toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamadığı için 30 Haziranda greve çıktılar. Grevin 29. gününde UİD-DER’li işçiler olarak dayanışma ziyareti gerçekleştirdik.
Grev alanında tadı başka güzel olan çaylar ve grev yemeği eşliğinde sohbet edip deneyimlerimizi paylaştık. Grevci işçiler neden sendikalaştıklarını, toplu iş sözleşmesindeki maddelerde anlaşmanın neden sağlanamadığını anlattılar. Çoğunluğu yıllardan beri bu fabrikada çalışan işçiler, çalışma şartlarının kötü, ücretlerin düşük olduğunu, sosyal hakların olmadığını ve iş güvenliği önlemlerinin alınmadığını, bütün bu sorunları yıllardır patrona bildirmelerine, onlarca dilekçe yazmalarına rağmen hiçbir düzelme olmadığını söylediler. Sendikalı olduktan kısa süre sonra en başta öğle yemeği olmak üzere bazı iyileşmeler olmaya başladığını da özellikle vurguladılar.
İşçiler, toplu sözleşme görüşmeleri başladıktan sonra yapılan dört toplantının sonucunda net ücretlerinin üstüne %26 oranında zam, kömür yardımı olarak brüt olarak 3500 lira, birinci yılda iki ikramiye, ikinci yılda ise üç ikramiye ve giyim yardımı istediklerini ancak bu konularda anlaşmaya varılamadığını söylediler.
Uzun yıllar çalışmış bir işçi aslında çok bir şey istemediklerini, patronun ise yıllar içinde nasıl zenginleştiğini şöyle anlattı: “Otobüsten indiniz ya Atışkan alçı yazıyor, biz buraya girdiğimizde sadece o yazı vardı. Adam arka tarafa plaka fabrikası kurdu, yapı kimyasalları kurdu. Bütün hammaddeleri dışarıdan geliyordu, şimdi ise kurduğu tesislerde kendi üretiyor. Yani paraya para kattı. 10 tane fabrikası var. Ya biraz da bize ver kardeşim, yani biz milletvekili maaşı istemiyoruz. Bizim sırtımızdan kazandı. Oradan kıstı buradan kıstı, adam eksiltti. Şimdi ben çalışmak zorundayım. Az adamla çok iş…”
Alçı, alçı plaka, yapı kimyasal üretilen fabrikada birçok zararlı kimyasal madde ile çalışılıyor. İçeride toz dumanda çalıştıklarını söyleyen işçiler, iş güvenliği önlemi olarak maske verildiğini ancak çok sıcak olduğu için maskeyi takamadıklarını söylüyorlar. Ayrıca vardiya giriş çıkışlarında yaya yolu olmadığını, tekerlekten sıçrayan ufak bir taşın bile bacağı delip geçmemesi için araç girişlerini durdurmak istediklerini ama patronun yine umurunda olmadığını, yani en ufak iş güvenliği önlemlerinin bile alınmadığını belirtiyorlar. Toz dolayısıyla yapılması gereken tozlu ortam ölçümünün ise göstermelik olduğunu bir işçi şöyle ifade ediyor: “Toz ölçümü yapıldığı zaman tüm fabrikayı durduruyorlar. Tozlar iyice yere çöküyor. Geliyorlar, ölçüm yapıp gidiyorlar.”
Grevci işçilerle Türkiye’nin farklı yerlerinde pek çok grev ve direniş olduğunu, bunların içinde TPI Composite gibi kazanımla sonuçlananların da olduğunu, artık işçilerin hakları için çok daha fazla cesaretle mücadeleye atıldığını konuştuk. İşçilerin mücadelesinin kazanımla sonuçlanması için birlik ve dayanışmanın önemini vurguladık. İşçiler bu mücadelede kararlı olduklarını ifade ediyorlar. İşyeri baş temsilcisi şöyle diyor: “İşçi olmazsa bu fabrika hiçbir şey. Bir aydır bir torba mal üretemedi. İşçi patrona ekmek veriyor, patron işçiye değil. Bunu anlamıyor ama anlayacak. Ne kadar birlik olursak o kadar iyi.”
Dayanışma ziyaretimiz hep birlikte coşkuyla haykırdığımız “Dünya Yerinden Oynar İşçiler Birlik Olsa”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”, “İş, Ekmek Yoksa Barış da Yok!” sloganlarıyla sona erdi.