
Kariyer kitaplarındaki başarı hikâyeleri gibi pek çok bireysel kurtuluş hikâyeleri aktarılır. Yine böyle bir hikâye tavuk çiftliğinde geçer. Çiftlikteki tavuklar bir kartal yumurtası çalar, tavuklardan biri bu yumurtayı ve içinden çıkacak yavruyu, koruması altına alır. Yumurtasından çıkan bu kartal yavrusu, doğal olarak kendisini tavuk gibi görür, tavuk gibi yaşar, diğer civcivlerle birlikte büyür. Bir gün gökte süzülen bir kartalın heybetinden çok etkilenir ve annesine kartala çok öykündüğünü söyler. Annesi de yavrusuna “biz tavuğuz, asla uçamayız, boşuna öykünme” nasihati verir.
Bu hikâye, çeşitli kariyer seminerlerinde sıkça söylenen “aslında sen bir kartalsın, bunu bilip azmedersen kartal gibi uçabilir, mesela zengin olabilir ve kendini gerçekleştirebilirsin” mesajıyla birlikte anlatılır. Gelin bakış açımızı değiştirerek yorumlayalım bu hikâyeyi. Kartal yumurtasından çıkan yavru her ne kadar hayvan türü olarak bir kartal olsa da yetiştiği ortam nedeniyle bir tavuğun alışkanlıklarına sahiptir ve aslında kültürel olarak tavuktur. Uçmayı öğrenememiş, yırtıcılığı bilenmiş; diğer tavuklar gibi bir tavuk… Canlıları içinde bulundukları koşullar şekillendirir. Mesela kutuplarda yaşayan canlılarla, Afrika çöllerinde yaşayan canlılar doğa içinde farklı reaksiyonlar gösterir. İnsan da öyledir; insanı yaşadığı çevre ve toplum şekillendirir. İnsan aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir canlıdır; doğa üzerinde büyük değişim yaratır, kendisini değiştirip dönüştürür ama sonuçta insan da yaşadığı toplumun kültürel özelliklerini taşır.
Söz konusu hikâyenin amacı bireysel kurtuluş hayali pompalamaktır. Oysa insan sömürü düzeninden, ezilip aşağılanmaktan kurtulup yücelecekse, bu ancak toplumsal olabilir. Bu sistemde bireysel kurtuluşun mümkün olmadığını kavramayan insan, toplumun geri kalanından farklı olduğunu düşünerek kısa yoldan zenginleşme hayalini kurar. Oysa bu, egemenlerin pompaladığı hayallerden biridir ve içi boş bir hayaldir. Birey/kişi kendisini ancak toplum içinde, topluma bir şeyler vererek, katkı sunarak gerçekleştirebilir. Gerisi hikâyedir, masaldır, propagandadır.
“Ben farklıyım, çok yetenekliyim ama yaşam koşullarımın sınırlılıklarında ziyan oluyorum” diye düşünen biri, bu sistemde insanlığın nasıl “ziyan” edildiğini görmelidir. İnsanlık muazzam yol kat edebilecekken kapitalizm engeline takılıyor. “Ben böyle bir yaşamı hak etmiyorum” diyen herkes toplumsal kurtuluş mücadelesinin saflarında yerini almak zorundadır!