
Eş, dost, akraba, komşu içinde yoksul, fakir olduğunu itiraf etmek, acze düşmek hepimizi utandırır. Bunu kendi suçumuz ya da kabahatimiz olarak görürüz. Çalışmasak, evin sorumluluğunu almasak veya har vurup harman savursak utanç duymamız gerekir elbette. Fakat durum bu değil, çalıştığımız, hem de çok çalıştığımız halde yoksuluz.
Bir kişi, yüz kişi, bin kişi değiliz… Yoksulların sayısı on milyonları buluyor. Birlikte çalıştığım Köksal Abi birkaç zamandır suskun. İşyerinde molalarda sigara üstüne sigara içiyor. Onu hep eli açık biliriz. Birine biraz borç para lazım olsa hemen elini cebine atardı. Molada halini sorduğumuzda hesabın birkaç aydır içerde olduğundan, maaşının yetmediğinden yakındı. Orada olan tüm işçiler “biz sanki farklı mıyız abi?” dediler, onu teselli etmeye çalıştılar. Fakat aslında onca mesaiye, onca üretime, ara ara yaptığımız ikinci işe rağmen nasıl oldu da bu hale düştüğümüzü sorgulamamız gerekir.
Artık fabrikada güne katılmak, evlenen bir işçiye gönül rahatlığıyla yardımda bulunmak, ayağımızı yerden kesecek bir araba almak iyice zorlaştı. Herkesin bedeninde hastalıklar çıkmaya, dişleri dökülmeye, ifadeleri bir acayipleşmeye başladı. Geçim derdi, ağır çalışma koşulları, çaresizlik duygusu… İnsanı hem ruhen hem de bedenen yoruyor. Demek ki ayıp saydığımız, kendisinden kaçtığımız bu yoksulluk belası yaşadığımız dönemin gerçeği olmuş. Çalışmamızın yetmediği, ücretimizin yetmediği ve bu duruma karşı harekete geçmek zorunda olduğumuz bir dönemdeyiz. Ama pek çoğumuz bir çıkış göremediğini söylüyor, kendini çaresiz hissediyor, bir kurtarıcı bekliyor. Sanki yarın her şey aniden değişecek, imdadımıza yetişen bir piyango bizi yoksulluk çukurundan çıkartıp alacakmış gibi dişini sıkıyor. Ülkeyi yönetenler ülkemizin büyüdüğünü söylüyor. Cami hocaları sabredin, sınavda olduğunuzu unutmayın diyor, sokaktaki polis grev yasak diyor, işyerindeki amir “beğenmeyen varsa kapı orada” diyor. Yani onlar derdimizle yaşamamızı istiyorlar. Demek ki çare dişini sıkıp beklemekle, başkalarından medet ummakla gelmeyecek. Çaremizi kendimiz arayıp bulacağız.