
22 yaşında, gençliğinin baharında bir emekçi kadın, Mahsa Amini, akrabalarını ziyaret etmek için başkent Tahran’a gidiyordu. Başörtüsünü “usule uygun” takmadığı gerekçesiyle “ahlâk polisi” tarafından gözaltına alındı, işkenceye uğradı, katledildi. Polisler, Mahsa’yı hastanelik edene kadar dövdüler. 3 gün komada yaşam mücadelesi veren Mahsa Amini, 16 Eylülde hayatını kaybetti. Bu cinayet İran halkı için bardağı taşıran son damla oldu. Baskı ve zorbalıkla nefessiz bırakılan emekçi kadınlar, yoksulluktan, işsizlikten bunalan işçiler, gelecekleri karartılan gençler, öğrenciler sokaklara, meydanlara döküldüler. “Kız kardeşimizi öldürenlerin sonunu getireceğiz, molla rejimini yıkacağız!”, “Diktatöre ölüm!”, “Özgürlük istiyoruz!” sloganları İran’ın tüm kentlerine yayılmış durumda.
Mahsa’yı katleden molla rejimi Mahsa’nın zaten hasta olduğu, bu nedenle öldüğü yalanıyla halkı kandırmak, teskin etmek istedi. Cinayetin münferit bir olay olduğunu iddia etti. Ama emekçi halk bu yalanlara inanmadı, zulme başkaldırdı, hesap sormak için harekete geçti. Zalim, çürümüş, kokuşmuş molla rejimi protestolara katılanlara coplarla, gaz bombalarıyla, kurşunlarla saldırdı, 50’ye yakın insanı katletti. Buna rağmen gösteriler büyüyerek devam ediyor. Kadınlar başörtülerini yakarak, gençler “ölümü göze aldık” diyerek “özgürlük” diye haykırıyorlar. Baskı ve zorbalık, işsizlik ve yoksulluk son bulsun istiyorlar!
İran’da 1979’da şahlığın devrilmesiyle iktidarı ele geçiren mollalar tam bir baskı ve zorbalık rejimi kurdular. O günden bugüne molla rejimi işçilerin, emekçilerin, emekçi kadınların, gençlerin yaşamını zehir eden siyasi baskılarla, şiddet ve zorbalıkla ayakta duruyor. İran’da artan enflasyon, yoksulluk ve işsizlik nedeniyle emekçilerin yaşamı cehenneme döndü, nüfusun yarısı, yani neredeyse 45 milyonu yoksulluk sınırının altında yaşıyor. İntiharlar rekor seviyelere ulaştı. Pek çok işyerinde işçiler aylarca ücret almadan çalıştırılıyor. İşçi eylemleri polis şiddeti ile engelleniyor, sendika liderleri, mücadeleci işçiler, idamla, hapisle, işkenceyle cezalandırılıyor. Yoksulluk büyüdükçe toplumun üzerindeki baskı da büyüyor. Bu koşullarda kadınlar yasaklardan, baskılardan, şiddetten nasibini fazlasıyla alıyor. Boşanma zorlaştırılıyor. Tecavüze, saldırıya uğrayan ve nefsi müdafaada bulunan kadınlar sorgusuz sualsiz idam ediliyor. Molla rejimi, İran işçi ve emekçilerinin göğsüne oturan bir fil gibi taşınamaz, katlanılamaz bir yük olmaya devam ediyor.
Öyle ki sıcaklıkların 50 dereceye yaklaştığı geçtiğimiz Temmuz ayında haftalar süren elektrik kesintileri yaşanmıştı. Emekçiler, ülkenin zengin kaynaklarının üzerine oturan, sefahat içinde yaşayıp halkı zerre kadar umursamayan molla rejimini, elektrik kesintilerini, mahkûm edildikleri boğucu yaşamı protesto etmek için sokaklara dökülmüşlerdi. “Mollalar Allah gibi davranıyor” diyerek, “Kahrolsun diktatörlük” diye haykırarak tepkilerini ortaya koymuşlardı. Ama molla rejimi emekçilerin taleplerine kulak vermek yerine yine şiddetle ezmeye çalışmıştı. Mayıs ayında Abadan kentinde inşaat halindeki bir plaza çökmüş, onlarca emekçi can vermişti. Bu olayın arkasından da kâr hırsı, denetimsizlik, rüşvet, çürüme, vurdumduymazlık çıkmıştı. Katliamı protesto etmek isteyenler yine şiddetle susturulmak istenmişti. Bu örnekler İran’daki rejimin niteliğini bir kez daha ortaya koymuştu.
İşte tüm bu yüzden 2018’den bu yana İran’da kitlesel gösterilerin, protestoların, isyanların biri bitip biri başlıyor. Emekçi kadınlar bu isyanlarda en önde yer alıyor. Katlanılamaz hale gelen sorunları çözemeyen molla rejimi, başörtüsü konusundaki kuralları sıkılaştıran yasalar çıkararak, bu konuda baskıları arttırarak kadınları baskı altında tutmaya, emekçileri kutuplaştırarak ayakta kalmaya çalışıyor. Bu nedenle İran’da başörtüsü dayatması, rejimin tüm baskı ve zorbalığının sembolü haline gelmiş durumda. Başörtüsünü çıkartmak, nasıl örtüneceklerine kadınlar kendileri karar versin demek, özgürlük istemek suç! Bu yüzden İran’da başörtüsünü çıkartmak, rejimin baskı ve zorbalığına karşı isyan ateşini yakmak anlamına geliyor.
Emekçiler baskı, şiddet, gözaltı ve tutuklamalara rağmen protestolara devam ediyorlar. Protestolar 86 şehre yayılırken, işçi örgütleri ve sendikalar katliamı kınayan açıklamalar yaparak eyleme katılıyor, destek veriyorlar. “Yolsuzluk, Yoksulluk, Adaletsizlik, Kahrolsun Diktatörlük!” diye haykıran, özgürlük isteyen İranlı işçi kardeşlerimize, yürekli emekçi kadın kardeşlerimize selam olsun!