Merhaba, İşçi Dayanışması gazetesinin 172. sayısındaki “Kavanozu Sallayan Kim?” yazısını ve Zülfü Livaneli’nin “Son Adanın Çocukları” kitabını yaz tatilinde okumuştum. Kitabı ve yazıyı arka arkaya okuduktan sonra ikisi de benzer şeyleri düşündürttü. Bana hissettirdiklerini paylaşmak istedim.
Her ikisinde de hayatımızı kötüleştirenler anlatılıyor. Bizi nasıl hiçe saydıkları ve birbirimize düşürdükleri... Kitapta; insanlar, hayvanlar doğada sorunsuz yaşam sürerken bir büyük adam gelip her şeyi bozup huzuru kaçırıyor. Huzur içinde yaşayan çoğunlukla martıların ve insanların bulunduğu tertemiz bir adaya eski bir devlet adamının gelmesiyle olaylar başlıyor. Çıkarları için adaya gelen adamın asıl amacı huzur içinde yaşayan hayvanları yok etmektir. İnsanları kandırması pek uzun sürmeyen bu devlet adamı çoğu hayvanı öldürtür ve adayı yakıp yıkar. İnsanları sömürüyor ama sadece insanları değil, hayvanları da bu sömürünün içine alıyor. Bunları ilk okuduğumda düşündüğüm her şeyin yazıya dökülmüş olduğunu fark ettim. Aslında biz insanlar din, ırk, dil ayrımı yapmadan yaşayabiliriz. Ben bir çocuk olarak ayrımın olmadığı herkesin eşit yaşam sürdüğü bir dünya isterdim. İşçi ve emekçilerin hak ettikleri maaşı almalarını isterdim. Bir siyahi ile açık tenli bir insanın aynı şartlarda yaşamasını isterdim.
Kavanozu sallamadan önce karıncalar beraber sorunsuz yaşıyorlardı. Bir müdahale oldu ve birbirlerine düştüler. “Kavanozu sallayan kim?” yazısında dendiği gibi artık kavanozun içinde ne olduğunu değil, kavanozu sallayanın kim olduğunu bulacağız. “Bir yandan güzeller güzeli bir dünya ve bu dünyayı emeğiyle var eden, dönüştüren ve insanlığa hizmet eden emekçiler, öte tarafta ise sermayelerini büyütmek için her türlü kötülüğü yapabilecek sermaye sınıfı var. Açılmalı gözlerimiz! Koskoca dünyada çocuklarımıza barınacak yer bırakmayan sermaye sınıfını, kanlı temsilcilerini görmeli. Dünyanın iki sınıfa bölündüğünü görmeli. Bir yanda sömürülen milyarlarca emekçi, diğer yanda dünyanın tüm zenginliklerine el koyan bir avuç açgözlü sermaye sınıfı… Kavanozu sallayan apaçık ortada değil mi?”