
İranlı emekçilerin molla rejiminin zulmüne ve katliamlarına karşı başlayan isyanı devam ediyor. 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin katledilişinin ardından öfkesi taşan kadın, erkek, genç, yaşlı on binlerce emekçi ölümü göze alarak mollaların karşısına dikiliyor. 1 ayı geride bırakan eylemlerde şu ana kadar en az 201 kişi polisin saldırısı sonucu yaşamını yitirdi. Ancak nefes almak için, haklı talepleri için mücadele eden emekçilerin isyanı bastırılamıyor. Büyük şehirlerin yanı sıra pek çok şehirde devam eden eylemler işçi grevleriyle büyüyor. Ülkenin en kilit sanayisini oluşturan petrol ve enerji işçileri “Diktatöre Ölüm!” sloganlarıyla grevler gerçekleştiriyor.
Üniversite kampüslerini direniş alanlarına çeviren öğrencilerden emekçi kadınlara, esnaftan emeklilere, öğretmenlerden sanatçılara dek toplumun geniş kesimlerini kapsayan ve doğrudan rejimi hedef alan eylemlerin işçi grevleriyle büyümesi toplumdaki umudu da büyütüyor. İlk olarak 10 Ekimde Buşehr eyaletinde yer alan Buşehr Petrokimya tesislerinde çalışan binlerce petrokimya işçisi iş bıraktı. Grevden bir gün önce Sözleşmeli Petrokimya İşçilerinin Eylemlerini Örgütleme Konseyi grevlerini şu ifadelerle duyurdu: “Greve gidiyoruz; hurdaya çıkmaya hazır otobüsleriniz yüzünden, bir hayvana layık gördüğünüz yaşamlar yüzünden, böceklerin cirit attığı yatakhaneler yüzünden, bozulmuş yemekler, uzun çalışma süreleri yüzünden, zorunlu fazla mesailer, ödenmeyen ücretler, ödenmeyen sosyal sigortalar yüzünden... İşte tüm bunlar için yarın greve gidiyoruz!”
Grev çağrısı farklı sektörlerde benzer koşullarda çalışan ve ortak talepleri yükselten işçilerde karşılığını buldu ve grev başladıktan birkaç saat sonra Abadan, Kengan ve Hengam rafinerilerinde çalışan işçileri de içine alarak genişledi. “Diktatöre Ölüm!” sloganlarıyla iş bırakan işçiler, rafinerilere giden yolları iş aletleriyle, taşlarla kapattı. İlerleyen saatlerde işçiler petrol kompleksindeki özel güvenlik binalarını ateşe verdiler. Petrokimya işçilerine nakliye işçileri de katılarak dayanışmayı büyüttü. İşçiler eylemlerde gözaltına alınan tüm işçilerin, siyasi tutsakların derhâl ve koşulsuz serbest bırakılmasını, polis de dâhil mollaların tüm baskı güçlerinin sokaklardan temizlenmesini, her türlü baskıya son verilmesini ve emekçilerin katledilmesinin sorumlularının cezalandırılmasını talep ediyorlar.
Petrokimya işçilerinin yanı sıra işçi mücadelesinin güçlü merkezlerinden biri olan ve eylemlerin başladığı gün “Mahsa’nın hükümet tarafından katledilmesi cevapsız kalmayacak” diyen Haft Tapeh (Yedi Tepe) şeker fabrikası işçileri de bir bildiri yayınlayarak grev dalgasına katıldıklarını duyurdu. Haft Tapeh işçilerinin bildirisinin bir bölümü şöyle: “Sokak kaldırımlarının çocuklarımızın kanına boyandığı böyle bir durumda, petrokimya sektöründen işçilerin grev başlatması bu mücadeleye yeni bir soluk ve umut vermiştir… Bugün (10 Ekim) bu birlik ve beraberliğin ilk kıvılcımını Buşehr Petrokimya, Abadan Rafinerisi ve Aseluye’de çalışan işçiler ateşledi. Sokaktaki çocuklarına, kardeşlerine sahip çıkan işçilerin dayanışması, bu hareketin acil ihtiyacıdır. Haft Tapeh Şeker İşçileri Sendikası, sokak protestolarını desteklemek için petrokimya sektöründeki işçilerin grevini kutluyor. Çocuklarımız, kadın ve erkek kardeşlerimiz, diğer hizmet ve üretim sektörlerinin de ülke çapında greve katılmasını bekliyorlar, çünkü baskıdan, sömürüden, ayrımcılıktan ve eşitsizlikten kurtulmak ancak birlik ve dayanışmayla mümkündür!”
Dünyanın en büyük gaz ve petrol sahalarında çalışan işçiler, başlattıkları grev dalgasıyla molla rejimi için en büyük tehditlerden birini oluşturuyor. 1979 İran Devriminde Şah’ın devrilmesinde kilit rol onayan petrol işçilerinin grevi bugün de aynı güce ve öneme sahip. Bunu çok iyi bilen mollalar grev başlar başlamaz işçilerin birliğini ve gücünü kırmak için harekete geçti, baskı aygıtlarını devreye soktu.
Emekçilerin isyanını bastıramayan molla rejimi, aynı Şah rejimi gibi binlerce insanı Evin hapishanesine doldurarak cezalandırmaya ve halka boyun eğdirmeye çalışıyor. Öncü işçiler, sendikacılar, kadınlar, sosyalistler, aydınlar bu cezaevine atılarak emekçi isyanı bastırılmak isteniyor. Şu anda kadar onlarca insan kaçırılarak bu cezaevine atıldı. 15 Ekimde Evin cezaevinde çıkan yangında 4 tutsağın öldüğü, 61 tutsağın yaralandığı belirtiliyor. Molla rejimi tüm baskı ve zorbalığına rağmen emekçi isyanını bastıramıyor. İşçi ve emekçilerin kararlı mücadelesi devam ediyor. 43 yıldır molla rejimi altında nefessiz bırakılan, katledilen, yok sayılan, açlık ve sefalet dışında bir şey reva görülmeyen İran işçi sınıfının bu kararlı mücadelesine selam olsun!