Kapitalizmin yarattığı savaş, yıkım, açlık, yoksulluk ve daha nice sorun… İşçi kardeşlerimizle yaptığımız sohbetlerde çoğu zaman şu soruları duyarız: “Neden kimse bir şey yapmıyor ve sorunların düzelmesini sadece bekliyor? Sorunları ben tek başıma nasıl çözebilirim? Benim oyum neyi değiştirecek? Benim çabalarımla iş yerindeki sorunlar nasıl çözülsün?” Bu liste böyle uzayıp gidiyor. Gelin hep birlikte bir deney üzerinden hikâyeleştirilmiş “Yüzüncü Maymun Fenomeni” nedir bir bakalım.
Bu deney bir grup bilim insanı tarafından 30 yıl boyunca maymunların gözlemlenmesine dayanıyor. Pasifik Okyanusundaki adalarda bir tür Japon maymunu yaşıyor. 1952 yılında Koshima Adasına gelen bilim insanları, maymunlar beslensin diye adadaki kumların üstüne tatlı patatesler bırakıyor. Tatlı patatesleri yemekten hoşlanan maymunlar üzerindeki kumlardan rahatsız olsalar bile yemeye başlıyorlar. Bir gün 18 aylık dişi bir maymun, kumlara karşı bir çözüm yolu buluyor ve tatlı patatesleri yakında bulunan su birikintisinde yıkamaya başlıyor. Genç maymun patatesleri yıkayarak kumlardan kurtulabileceklerini önce annesine ve arkadaşlarına öğretiyor. Daha sonra diğerleri de bu yöntemi öğrenip kendi annelerine öğretiyor. Gün geçtikçe patatesi yıkayarak yiyen maymun sayısı artmaya başlıyor ve bilim insanları bu davranış değişimine tanık oluyorlar.
6 yıl sonra genç maymunların hemen hepsi patateslerini yıkayarak yemeye başlıyor. Bu davranış biçimini, çocuklarını taklit eden ve yeni şeyler öğrenmeye açık maymunlar da öğreniyor. Fakat bazı yetişkin maymunlar, kendinden küçük, sosyal konum ve deneyim olarak daha aşağıda olan maymunların onlara bir şey öğretemeyeceğini düşündüğü için patatesleri kumlu şekilde yemeye devam ediyor. Nihayetinde çok garip bir şey oluyor. Adada bulunan maymunların bir kısmı patateslerini yıkayarak yerken (mesela 99 tanesi), bir maymun daha patatesini yıkamaya başlıyor. Yüzüncü maymun da bunu yaptığı an her şey değişiyor. Sadece bir maymunun daha aynı davranış biçimini benimsemesi, bir anda adadaki hemen hemen her maymunun patatesleri yıkamasına sebep oluyor. Yüzüncü maymunun bu davranışı tetik görevi görüyor ve yaşlı maymunlar dâhil hepsi kumları temizlemek için patatesleri yıkamaya başlıyor.
Değişim toplumdaki bireylerin belirli bir oranı tarafından kabul edildiği anda, toplumun büyük çoğunluğunun bundan etkilendiği görülür. Değişim isteyen kişiler belirli bir sayıya ulaşırlarsa, toplumdaki ortak bilinç bir anda değişime uğrar ve bu davranış biçimi ya da düşünce şekli, herkes tarafından uygulanır hale gelir. Aslında değişim sadece bir yere kadar zordur, o kritik an geldiğinde yani bir eşik aşıldığında büyük bir sıçrama yaşanacaktır. Bunu insanlık tarihi defalarca kanıtlamıştır.
Son zamanlarda kapitalizm tarihsel sistem krizini yaşarken bizim payımıza bir yığın sorun düşüyor. Bu sorunlar yumağı karşısında işçi ve emekçilerin değişim arzusu ve örgütlenme ihtiyacı artıyor. Bu sebeple birlik ve dayanışmayı büyütmek için elimizi taşın altına koymalıyız. Az çok demeden işçi sınıfı mücadelesini daha da büyütmek için omuz vermeliyiz. Kim bilir belki de değişimin önünü açacak yüzüncü maymun bizizdir?