
Sosyoloji Mezunları Derneği’nin (SOMDER) yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de çalışanların yarısından fazlası işinden mutlu değil. 18-35 yaş arasındaki kişilerle yapılan anketin sonuçları çarpıcı. Örneğin “yaptığınız iş sizi mutlu ediyor mu?” sorusuna market mağaza çalışanlarının yüzde 67,7’si ve moto-kuryelerin yüzde 73,5’i “hayır” cevabını vermiş ve en mutsuz çalışanlar olarak ölçülmüş. Her iki iş kolunda da ne hafta sonu ne de tatil günü belli olmayan ağır çalışma koşulları ve uzun iş saatleri düşünüldüğünde mutsuzluğun nedenini anlamak zor değil. Mağaza çalışanları ve kuryeler en mutsuz çalışanlar olsa da aslında geriye kalanlar da pek mutlu sayılmazlar. Zira ankete katılanların yarısından fazlası, yüzde 53,5’i yaptığı işten memnun olmadığını söylemiş.
Araştırmaya katılanlara “Türkiye’de insanlar mutlu mu?” diye sorulduğunda ise yüzde 96,3’ü mutsuz olunduğunu düşündüklerini ifade etmiş. Çünkü çığ gibi büyüyen yoksulluk, işsizlik, gelecek kaygısı, baskı ve yasaklar insanların neşesini, yaşam enerjisini de öldürüyor. Araştırma hemen hemen 1000 kişiyle yapılmış ama toplumun geneline de ışık tutuyor. Yine aynı kişiler, Türkiye’nin en önemli sorunlarını ekonomik sorunlar, adalet ve eğitim sorunu olarak ifade etmişler. Bütün bunlar tüm dünya için geçerli olsa da rekor seviyelere ulaşan genç işsizliği ve gelecek kaygısı Türkiye’deki gençleri derinden etkiliyor.
SOMDER’in “Bir yıl sonra daha iyi olacağına inanıyor musunuz?” sorusuna, bu koşullarda çok şaşırtıcı olmayacak ki, büyük çoğunlukla “hayır” cevabı verilmiş. Araştırmaya katılanların yüzde 81,6’sı mevcut siyasi partilerin sorunları çözemeyeceğini söylemiş. Gençler yıllardır içimizi karartan, savaş ve kaostan beslenen, yaşamlarımızı çalan kapitalizmden ve onun politikacılarından sorunlarına çözüm beklemiyorlar. Evet, burjuva siyasetçiler sorunlarımızı çözemez, derdimize derman olamaz; çünkü sorunlarımızı yaratan onlardır. Mutsuz oluşumuzun sebebi kapitalizmdir. Hangi işi yaparsa yapsın insanı tüketen, yaratıcılığını öldüren, onu kendi elinde oyuncak haline getiren bu düzen gençlere mutluluk veremez.
İşçi sınıfının parçası olan her genç yoksulluktan, adaletsizlikten ve geleceksizlikten payını alıyor. Ama bu düzen böyle süremez, örgütlenerek mücadele etmeliyiz. “Bir şey olmuyor, olmaz, değişmez” demek yerine, “ben ne yapabilirim” diye düşünmeli, geleceğimizi çalan bu düzene karşı bir araya gelmeliyiz. İnsanlığa hiçbir şey vadetmeyen, dünyayı yok oluşa sürükleyen bu düzene ve onun koruyucularına karşı işçi sınıfının örgütlülüğünü büyütmeliyiz. İşçi sınıfının kapitalizme karşı mücadelesinin bir parçası olmalı, insanlığın kapitalist sömürüden kurtuluşu için ter akıtmalıyız.