2022’ye girerken İşçi Dayanışması’nda şunları yazmıştık [1]: “İnsanlık, tarihin en büyük dönemeç noktasına gelmiş, bir eşikte bekliyor. Ancak insanlık gelip durduğu dönemeci alamadığı için teknoloji ve üretici güçler kapitalist efendilerin elinde yıkıcı bir güce, bir kâbusa dönüşüyor. İşte bu yüzden dünya işçi sınıfının tahammül sınırları daralıyor, öfkesi artıyor. Önümüzdeki yıllarda da emekçiler işsizliğe, açlık ve yoksulluğa, kapitalist sömürüye, baskı ve yasaklara karşı dünya meydanlarını doldurmaya devam edecek! Yani isyan fırtınası büyüyerek devam edecek!” Nitekim tam da söylediğimiz gibi, Avrupa’dan Amerika’ya, Afrika’dan Asya’ya dünya meydanları dolup taştı. Kazakistan, Hindistan, Sri Lanka, Fransa, İtalya, ABD, İspanya, Almanya, Yunanistan, Avusturalya, Güney Kore, Arjantin, Panama, Macaristan, Haiti, Güney Afrika, Sudan, Ekvador, Belçika, Çin, Moğolistan, İngiltere, İran, Peruve daha birçok ülkede meydanlar emekçilerin “Artık Yeter” haykırışıyla yankılandı, yankılanıyor! Dünya işçi sınıfı yoksulluk girdabına, baskı ve zorbalık düzeni kapitalizme karşı isyan fırtınasını büyütmeye devam ediyor.
Hayat pahalılığı, savaş, isyan ve grevlerle geçen bir yıl
2022’yi Kazakistan’da öfkesi patlayan işçi sınıfının isyanıyla açmıştık. Artan yakıt fiyatlarına, yoksulluğa, demokratik hak ve özgürlükleri gasp eden, sendikaları kapatan, yolsuzluğa batmış diktatörlük rejimine karşı ayağa kalkan Kazakistan işçi sınıfının mücadelesi dünyada büyük yankı uyandırmıştı. 24 Şubatta başlayan ve Üçüncü Dünya Savaşını yeni bir boyuta taşıyan Rusya-Ukrayna savaşının ardından ise, dünyanın dört bir tarafı savaş karşıtı gösterilere sahne oldu. Rusya dâhil birçok ülkede emekçilerin “Savaşa Hayır” sesleri yükseldi. Emperyalist savaş kızıştıkça yüzlerce, binlerce kilometre ötede savaşın yıkıcı etkisini hissetmeye başlayan emekçiler, artan hayat pahalılığına grev ve mitinglerle yanıt verdiler.
2022 yılı, dünyanın dört bir yanındaki emekçilerin taleplerinin, özlemlerinin ne denli ortaklaştığını, işçi sınıfının tek ses, tek yumruk olmaya ihtiyaç duyduğunu belirgin bir şekilde gösteren bir yıl oldu. Savaşın da etkisiyle artan enerji ve gıda fiyatları, yoksulluk girdabında olan emekçilerin yaşamlarını derinden sarstı. Artan hayat pahalılığı sayısız ülkede emekçilerin biriken tepkisinin ve öfkesinin patlamasına sebep olurken, grevler, eylemler, yürüyüşler birbirini izledi. On yıllardır görülmeyen kitlesellikte grevler yapıldı, yapılıyor.
Başta İngiltere olmak üzere Avrupa’da hayat pahalılığına, enerji ve gıda krizine, yüksek enflasyona karşı işçi sınıfı sendikalarıyla birlikte grev silahını kuşandı. Uzun yıllar süren durgunluğun ardından İngiltere işçi sınıfı RMT sendikasına üye demiryolu işçilerinin militan ve kararlı mücadelesi öncülüğünde suskunluğunu bozdu. Yaz aylarından bu yana grev dalgasını sürdüren demiryolu işçilerini sağlık, posta, iletişim, kamu, liman işçileri, otobüs şoförleri, itfaiyeciler ve öğretmenler izledi. “Bu bir sınıf savaşı” diyen mücadeleci sendikalar ve işçiler, “işçi sınıfı öldü” diyenlere yanıt vermiş oldu. Kitlesel grevlerle, yürüyüşlerle, dayanışma eylemleriyle işçi sınıfının mücadeleci geleneği ve tarihsel hafızası yeniden canlanıyor. Yıl biterken milyonlarca işçiyi içine alan İngiltere’deki grev dalgası, 2023’ün ilk aylarında da başta demiryolu olmak üzere ulaşımdan sağlığa, eğitimden iletişime sayısız sektörde büyüyecek.
Kitlesel eylem ve grevler, Avrupa ve ABD’de de sınıf mücadelesindeki yükselişin bir göstergesi. Her ülkede olduğu gibi Batılı ülkelerde de burjuvazi işçi hareketini geriletmeye çalışıyor. Grev ve sendika karşıtı yasaları, grev kırıcı uygulamaları devreye sokan burjuva hükümetlerin özgürlükçü ve demokrat maskeleri yırtılıp atılıyor. İngiltere’de Muhafazakâr Parti hükümetinin grev kırıcı hamleleri buna örnektir. Ancak engeller işçi sınıfının mücadelesini durduramıyor. Son dönemde ABD’de beyaz yakalı işçilerin sendikalaşama mücadelesi öne çıkıyor. Birçok sektörde sendikalaşma eğilimi güçlenirken, mücadele kazanım getiriyor. Sendika karşıtlığıyla bilinen Amazon’da, Starbucks’ta, Apple’da sendikalaşan işçiler başarı elde ettiler.
İran’dan Peru’ya: Emekçiler özgürlük istiyor!
Dünya işçi sınıfı 2022’de ekonomik taleplerini yükseltmekle yetinmedi. Ekmek mücadelesinin yanında özgürlük mücadelesini de büyüttü. Sri Lanka’da yaratılan yapay ayrımları bir kenara bırakarak birleşen işiler, on yıllardır hüküm süren hanedanlığı devirdiler. İran’da emekçi halk zalim molla rejimini temellerinden sarsmaya devam ediyor. Perulu emekçiler ise 7 Aralıkta solcu devlet başkanı Pedro Castillo’ya karşı yapılan Kongre darbesine karşı günlerdir sokaktalar.
2022’ye “Ey İran tarihinin korkakları! Vallahi devrileceksiniz” diyerek giren İranlı emekçiler, yılı yine büyük bir isyan dalgasıyla kapatıyorlar. Emekçi kadınların “özgürlük” şiarıyla fitilini ateşlediği isyan, 3 ayı geride bıraktı. 20 binden fazla kişinin tutuklanması, yüzlercesinin sokaklarda katledilmesi ve idam kararıyla yargılanması emekçileri mücadeleden alıkoyamıyor! İran’ın yiğit emekçi kadınları, gençleri, işçileri; sarsılmaz, kudreti sorgulanmaz denilen molla rejiminin uykularını kaçırmaya devam ediyor. 19, 20 ve 21 Aralıkta bir kez daha genel grev çağrısı yapan işçiler; Tahran, Kerman, İsfahan, Şiraz, Yezd, Tebriz, Kum, Meşhed, Ahvaz, Huzistan ve daha birçok şehirde hayatı durdurdu.
Kapitalist sistemin yol açtığı krizlerin faturasını ödemek istemeyen emekçiler, birçok ülkede ayaktalar. Haziran ayında Ekvadorlu emekçiler hükümet karşıtı protestolarıyla meydanlara aktı. Kongre darbesine karşı sokağa çıkan Perulu emekçilerin isyanıysa OHAL’e, orduya ve baskıya rağmen durdurulamıyor. “Kapitalistlerin boyunduruğuna daha ne kadar boyun eğeceğiz?” diye soran emekçiler, “Çözüm Olmazsa Devrim Olur” sloganını yükseltiyorlar. Perulu işçi ve emekçilerin mücadelesi genel grev ve eylemlerle devam ediyor.
Latin Amerika’da emekçilerin isyan dalgası gittikçe sıklaşan aralıklarla sahneye çıkarken, dünyanın bir başka ucunda, Çin’de de işçi sınıfı suskunluğunu bozuyor. Demokratik hakların ve özgürlüklerin yok sayıldığı baskıcı Çin rejimi altındaki işçiler, kölelik koşullarına isyan etti. Fabrikalar, kent meydanları, üniversiteler kitlesel protestolara sahne oldu. Çin’in güneyindeki Afganistan’da ise Taliban’a karşı “özgürlük” şiarından vazgeçmeyen emekçi kadınlar toplumsal hayatın dışına itilmeye, yok sayılmaya karşı mücadeleye devam ediyorlar. 20 Aralıkta Taliban’ın kadınların eğitim almalarını yasaklayan kararından sonra kadın erkek yüzlerce üniversite öğrencisi, “öl ya da boyun eğ” tehditlerine karşı mücadele ediyor.
Tarihsel bir kriz içinde debelenen kapitalist sistem insanlığı ve gezegeni tehdit ediyor. Fakat dünyanın dört bir köşesinde benzer sorunlarla boğuşan emekçilerin kurtuluş çığlığı da ortaklaşıyor! İsyanların ardı arkası kesilmiyor, kitlesel grevlerin biri diğerini izliyor. Dünya işçi sınıfının öfkesi ve tepkisiyle daha da ısınan yaz aylarından sonra isyankâr kış devam ediyor. 2023’e çetin şartlarda giren işçi sınıfı, kapitalist sistemin yol açtığı sorunlara karşı mücadele bayrağını yeni yılda da yükseltmekte ve isyanını büyütmekte kararlı!