
Ekmek ve Güller filmi, 2000 yılında Los Angeles’ta düşük ücretlerle çalışan temizlik işçilerini konu alıyor. İşçilerin daha iyi çalışma koşullarına sahip olmak için sendikalaşma yolunda verdikleri mücadeleyi anlatıyor. Göçmen işçilerin çalıştıkları temizlik şirketinde sendikalaşmak, haklarını almak için verdikleri mücadeleye bu film vesilesiyle şahit oldum, hayran kaldım.
Filmi izlerken aklıma Migros işçilerinin eylemleri geldi. Saatlik ücretlerine sadece 4 lira zam istemişlerdi. Patron bu parayı vermemek için elinden geleni yapmıştı. Nihayetinde işçilerin birliği sayesinde patron dize gelmişti. Filmde de sermaye sahipleri işçileri iliklerine kadar sömürüyor, onları çok düşük ücretlerle, hiç bir sosyal güvenceleri olmadan çalıştırıp açlığa mahkûm ediyordu. Fakat işçiler bir olup örgütlendiler. Başka milletlerden olsalar da birlik olup haklarına sahip çıktılar, birlikte mücadele verdiler ve kazandılar. Filmde şöyle bir sahne var: Patronlar lüks bir mekânda yemek yerlerken, işçiler de oraya gidip patronları rezil ediyorlar. Bu sahne ülkemizde de Migros çalışanlarının Migros marketlerinde yaptıkları eylemleri hatırlattı bana. Belki de o eylemler yapılmasaydı istenilen sonuç alınmayacaktı.
Hakkımız için mücadele etmek bizler için bir tercih değil zorunluluktur. Mücadele etmek, boyun eğmemek, ekmek, su gibi yaşamın temel gereğidir. Ancak bu şekilde hakkımızı alabilir, hayal ettiğimiz dünyayı kurabiliriz.