
Merhaba, ünlü bir giyim firmasının deposunda çalışan bir işçiyim. İşe girerken önce bir oyunla karşılaştık. Biz kadrolu olacağımızı düşünüyorduk ama bizi isimleri değişik çeşitli şirketlerde sigortalı göstermeye başladılar. Bunun nedenini sorduğumuzda bunun bir önemi olmadığını, yasal olarak tüm haklardan faydalanacağımızı, tek farkın bordrodaki firma ismi olduğunu söylediler. Sonradan öğrendik ki bizler taşeronun da taşeronunda çalışmaya başlamışız. Yani kölenin de kölesiyiz anlayacağınız.
Özellikle bayramlarda yahut indirim günlerinde işyerimizdeki ağır çalışma koşulları ve haksızlıklar artıyor. Bu dönemlerde izin kullandırılmadan, kuralsız ve üzerimizde ekstra bir baskı hissettirilerek çalıştırılıyoruz. Bu dönemlerde performans primi vaat ediliyor fakat burada da bir oyun oynanıyor. Yoğunluk bittikten sonra, primin verilmesine bir hafta yahut üç gün kala toplu işten çıkarmalar oluyor. Dolayısıyla performans primi alamıyorsun. Bu her bayramda, her indirim sezonunda düzenli olarak yapılan bir şey. Üstelik insanlar işten çıkartılırken kendilerine bir telefon açılıp haber bile verilmiyor. İşe gelen arkadaşlar, kartlarını turnikelere bastıkları zaman öğreniyorlar işten çıkarıldıklarını. Düşünün gece vardiyasına geliyorsunuz mesela, kartı bastınız ve içeri giremiyorsunuz, birisi size “kovuldunuz” diyor ve geri dönüyorsunuz.
Patronların bu kadar vicdansız ve nezaketsiz olması neye sığıyor? Elbette onların tek derdi kâr etmek ve onlarda vicdan denen şey yok. Yani onlar vicdanlarının düşüncelerine etki etmesine izin vermiyorlar, insan değil kâr önemli çünkü onların dünyasında. Dünyaları batsın tabi… Düşünüyorum ki oradaki herhangi bir ürüne bile biz işçilerden daha fazla hürmet gösteriyorlar. Bize sadece bir nesne muamelesi yapıyorlar, oysa biz insanız. Peki, soruyorum bu hakkı nereden buluyorlar? Biz birlik olmadığımız için olabilir mi acaba?